11 Mayıs 2016 Çarşamba

BEDEN DİLİMİZ

   BEDEN DİLİNİZ NELER ANLATIYOR?


            Baş, vücudun çatısı ve kontrol merkezidir. Bildiğiniz gibi beynimiz sağ ve sol olarak ikiye bölünmüştür. Sağ taraf, hayal gücü, sezgi ve vizyon merkeziyken, sol taraf, mantıksal düşüncenin merkezidir. Dolayısıyla beynimizin sağ tarafı yüzlere ve görsel ifadelere tepki verirken, sol tarafı ise kelimelere ve dile tepki vermektedir. Beyne iletilen mesajlar 100 milyarı aşkın nöron vasıtasıyla saniyede 580 km. hızla taşınır, değerlendirilir ve tepkiye dönüşür. Beden dilinde baş ile yapılan hareketlerin önemi çok büyüktür. Karşınızdaki insanın baş hareketlerini doğru yorumlayarak, sizi dinleyip dinlemediğini, onaylayıp onaylamadığını veya anlayıp anlamadığını tespit edebilirsiniz.
            Baş ile yapılan hareketlerin en bilineni, onaylama hareketidir. Başın öne doğru birkaç kere sallanmasıyla anlaşılabilir. Tersine reddetmek ise başın sağa sola sallanmasıyla veya başı geriye doğru atarak kaşların kaldırılması suretiyle yapılır. Karşınızdaki insana bir şey anlatırken dinleyicinin başı sağa veya sola hafif yatık olarak size bakıyorsa, bu söylediklerinizi ilgiyle dinlediğini gösterir. Buna karşın başı eğilmiş bir vaziyette size alttan bakıyorsa bu sizden etkilenmediğini veya farklı düşündüğünü gösterir. Beden dilinde başımızı kullanarak, karşımızdaki insanın sözünü hiç bölmeden söylediklerine katılıp katılmadığımızı belirtebiliriz.
            Eğer karşımızdaki dinleyicinin işaret parmağı başının yan tarafına gelmiş ve diğer parmakları kapalıysa bu hareket de bizi ilgiyle dinlediğine işarettir. Çenenin tutulması sırasında üç parmağın (orta, yüzük ve küçük parmaklar) kapalı olması ise eleştirel bir dinleme anlamına gelir. Elin işaret parmağının yada onla birlikte orta parmağın alna götürülmesi ise bir konuya yoğunlaşılması ve odaklanılması anlamına gelir.
            Gözler, baş ve yüzle yapılan bellibaşlı 30 kadar mimiği destekleyerek iletişimde duyguların aktarılmasına büyük bir rol oynar. Gözler başın ön kısmında yer alıyor olsa da, görme işlemini gerçekleştiren sinirler gözlerden beynin arka kısmındaki oksipital loba bağlanır. Yani görme işleminin ana merkezi beynin arka kısmındadır. Her bir gözümüz, 150 milyon ayrı ışık algılayıcısıyla baktığımız herşeyi birbirinden ayırt etmemizi ve tüm duygularımızı yansıtmamızı sağlar. Meşhur şarkıda söylendiği gibi, “Gözler kalbin aynasıdır”.
            Gözler ile iletişimi başlatabilir veya bitirebilirsiniz. Karşınızdaki konuşmacıyı önemsemediğinizi göstermek için bakışlarınızı başka yöne çevirmeniz yeterlidir. Buna karşın doğrudan hitap ettiğiniz kişilerin gözlerinin içine bakmanız gerekir. İdeal olarak iletişim sırasında yaklaşık dört saniye boyunca karşınızdaki her bir kişinin gözlerine bakmanız gerekir. Karşınızdaki kişi, göz bebekleri büyümüş bir şekilde sizi dinliyorsa bu dikkat ve ilgiyle dinlediğini gösterir. Keza aşırı heyecanlanma durumu da göz bebeklerinin büyümesine yolaçar. Büyümüş göz bebekleri karşı cinse çekici gelmektedir, bu nedenle hanımlar göz makyajı yaparken gözlerini ön plana çıkartmaya çalışırlar. Benzer bir nedenle poker oyuncuları ellerini saklamak için gözlük takarlar, zira ellerinin iyi olması durumunda heyecanları göz bebeklerine yansıyabilecektir.
            Bakışlarda, karşınızdaki insanın yüzünün hangi noktasına baktığınız da çok önemlidir. Tartışma sırasında karşıdaki kişinin gözlerine dik dik bakan kişi, kaybedeceğini anladığında bakışlarını düşürür ve ağız ve burun kısmına bakmaya başlar. Bakışlarda kültürler arasında bazı farklılıklar vardır, Asya toplumları bakışlar konusunda daha ürkek, Amerikalılar ise çok cesaretlidirler. Bakışların çok dik ve kesintisiz olması tehditvari bir yaklaşım içerirken, bazen de kendini üstün görme ve aristokrat düşünceler, karşısındaki insanın yüzüne neredeyse hiç bakılmaması şeklinde yansır. Bakışların kısık olması ise bir konsantrasyon göstergesi sayılabilir.
            Kadınlar gözlerini erkeklerden çok daha etkili şekilde kullanırlar. Aynı zamanda gözlerden yalan söylendiğini yakalamak konusunda da çok beceriklidirler. Profesyonel yalancılar gözlerinin tepkilerini saklayamayacaklarını bildiklerinden telefonla iletişimi tercih ederler.
            Bakışların yönü kişilik analizi için çok önemlidir. Hatırlayacağınız gibi insanları, görseller, işitseller ve kinestetikler olarak üçe ayırmıştık. Bir satıcı için karşıdaki insanın nasıl iletişim kurduğunu tanımlayabilmek ona ne şekilde ulaşabileceğini de gösterdiğinden hayati önem taşır. İnsanların bakışlarından ne şekilde öğrendiklerini yani beyinlerinin hangi tarafını kullandıklarını anlayabiliriz. Sol tarafa bakan kişiler beyinlerinin sağ tarafını kullanıyordur, yani hayal gücü gelişmiş, duygusal insanlardır. Sağ tarafa bakan kişiler ise beyinlerinin sol tarafını kullanıyordur, yani daha mantıklı ve rasyonel kişilerdir. Görsel insanlar bir şey hatırlamaya çalışırken yukarıya sola doğru bakarlar, kafalarında bir şey tasarladıklarında ise yukarıya sağa doğru bakarlar, zira beynin tasarım merkezi sağ taraftır, veri ve mantık merkezi ise sol taraf. Benzer şekilde bir duyguyu anımsamaya çalışırken veya utanma durumunda bakışlar yere doğru çevrilir.
            Karşımızdaki kişi bize başı hafif yatık, gülümseyen bir yüzle bakıyorsa şevkatle yaklaşıyor demektir, buna karşın kaşlarını kaldırarak bakıyor ise bir küçümseme durumu sözkonusudur. Kaşların yukarı kalkmasına açık bir ağız da eşlik ederse bu bir şaşırma veya şok olma durumudur. Kaşlar da bakışların tamamlanmasına ve güçlendirilmesine eşlik ederler. Kaşların çatılması karşıdaki insana sinirlendiğinizi gösterir. İçe dönük insanların yalnız başlarına yürürken hep kaşları çatıktır.
            Başımızda yeralan ve sözlü iletişimimize yardım eden dudaklar, aynı zamanda beden dilinin de önemli bir parçasıdır. Sağa aşağı kıvrılmış bir dudak, önemsememe ve alay etme anlamına gelirken, sola üste doğru hafif açılmış ve dişlerin gözüktüğü dudak hareketi bir kızgınlık belirtisidir. Gözlerin hafif kısık olduğu ve başın geriye yatırıldığı duruş, bayanların karşı cinsi tahrike yönelik klasik duruşlarından birisidir. Bu duruşa dilin dudağı ıslatması da refakat ederse erkeği cinselliğe davet anlamı taşır. Dudakların sıkıldığı ve dişlerin kenetlendiği pozisyon pişmanlık anlatır, ağızın ellerle kapatılması ise utanma veya söylenen şeylerin gizlenmesi anlamını taşır. Dudakların her iki yandan çeneye doğru sarkması ise ağlamaya hazırlık hareketidir. Bazı durumlarda gülme sırasında dudağın açısını sağa doğru genişletmek daha karizmatik görünme amacını taşır. Bu gülüşün en meşhur temsilcileri Elvis Presley ve Ronald Reagan’dı.
            Dudakların çok etkili olduğu gülme durumu, son derece olumlu bir ortamı yansıtır. Gülme sırasında kaslar gevşer ve vücut pozitif olmayı sağlayan hormonlar salgılar. Gülmek beyne “Herşey yolunda” mesajı iletir. Oysa sinirli olduğumuzda sinir sistemimiz mideye basınç uygular ve bu da yemeden içmeden kesilmemize ve hatta mide bulantılarına yolaçar.

Kürşat Tuncel ' den alıntıdır.

Hiç yorum yok: