27 Mayıs 2016 Cuma

ÇOCUKLARINIZ OYUN HAMURU DEĞİLDİR. !

DÜNYADAKİ EN İYİ NİYETLERLE ÇOCUKLARINIZI ŞARTLANDIRDIĞINIZI FARK EDİN !


Ağaçlar, kimse onlara nasıl büyüyeceklerini öğretmeden büyümeye devam ederler. Hayvanlar, kuşlar bütün varoluş hiçbir programa ihtiyaç duymaz. programlama fikrinin kendisi temelde esaret yaratıyor. Ve insan binlerce yıldan beri farklı isimlerde köleler yaratmaktadır. İnsanlar bir isimden bıktığında, başka bir isim derhal onun yerini alır. Değiştirilmiş birkaç program, koşullanmanın sağında solunda birkaç değişiklik _ama temel mesele aynı kalır_ebeveynler, eski kuşak, çocuklarının belirli bir tarzda olmasını ister. Bu nedenle "Nasıl" diye soruyorsun.
Bana göre ebeveynlerin işlevi çocukların büyümesine yardım etmek değildir_onlar sensizde büyüyecekler. Senin işlevin desteklemek, beslemek, zaten büyümekte olana yardım etmektir. Yön gösterme ve idealler verme. Onlara neyin doğru, neyin yanlış olduğunu söyleme : Bırak kendi deneyimleriyle bulsunlar.
Sen tek bir şey yapabilirsin ve o da kendi yaşamını paylaşmaktır. Çocuklarına ebeveynlerin tarafından koşullandırıldığını belli sınırlarla belli ideallere göre yaşadığını bu sınır ve idealler yüzünden yaşamı tamamen kaçırdığını; ve onların yaşamını mahvetmek istmediğini anlat. Onların tamamen bağımsız olmasını istersin senden bağımsız, çünkü onlar için sen bütün GEÇMİŞİ  temsil ediyorsun.
Çocuklara "bizden bağımsız olmanız gerekir. Bize itaat etmeyin, kendi zekalarınıza güvenin. Yoldan çıksanız bile bir köle olarak kalmaktan ve daima doğru kalmaktan çok daha iyidir. Kendi başına hatalar yapmak ve bu hatalardan ders çıkarmak başka birisini takip etmekten ve hata yapmaktan daha iyidir. Ancak o zaman takip etmek dışında hiçbir şey öğrenemeyeceksin. Ve bu zehirdir. Saf zehir demek cesaret ister ve bir annede ve bir babada çok büyük sevgi olmasını gerektirir.
Sevdiğin zaman çok kolaydır. Nasıl olduğunu sorma, çünkü nasıl bir yöntem, bir teknik istiyorsun demektir. Ve sevgi bir yöntem değildir.
Çocuklarını sev onların özgürlüğünden zevk al. Hatalar yapmalarına izin ver. Nerede hata yaptıklarını görmelerine yardım et. Onlara hata yapmak yanlış değildir. Olabildiğince çok hata yap, çünkü bu şekilde daha çok öğreneceksin. Fakat tekrar tekrar aynı hatayı yapma, çünkü bu seni aptal yapar de.
 Yani benden basit bir cevap çıkmayacak. Bunu çocuklarınla an ı yaşayarak onlara küçük şeylerde mümkün olan her özgürlüğü tanıyarak bulmak zorunda kalacaksın.

 OSHO; ŞÖHRET SERVET VE İHTİRAS KİTABINDAN

26 Mayıs 2016 Perşembe

NASUH-İ SAYIK (Nasuh Tövbesi)

 NASUH-İ SAYIK (Nasuh Tövbesi)

 Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahiym

Sizlerden bir istirhamım var; Bu duayı lütfen dostlarınıza da iletin ki bu vesile ile faydası dokunsun... bunu size ulaştıran silsileye de dua etmeyi unutmayınız... Mü'minin, mü'mine duası daha makbuldur...

 Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahiym

Günahları örten ve mağfiret eden, dilediğini günah işlemekten alıkoyan Allah’ım! Senin cezanı ve azabını hakedecek günahlar işledim. EL GAFUR!(kullarının günahlarını bağışlayan) isminin hürmetine işlediğim günahların affı ve tövbesi için huzuruna pişmanlıkla tövbe ve secde etmeye geldim. Allah’ım! Affedilmeme izin ver, eğer sen affetmezsen dünyam ve ahretim helak olur. Bu yaşıma kadar geride bırakmış olduğum zaman, dünya ve ahretime faydası olmayan derin bir uyku ve gaflet içinde geçti. Allah’ım bu ne kötü bir yol, bu ne kötü bir uyku. Senin emirlerinden, sözünden, kitabından, dininden ve peygamberlerinden ve sana kul olmaktan yüz çevirip, dünyanın derdine, verdiklerine, eğlencesine düşüp, hayaline ve görüntüsüne dalıp, ahretimi unuttuğum için büyük bir helak ve yıkım içerisindeyim. Ben ki günahkar bedeni cehennem ateşinde yanmayı hak etmiş olan, aciz ve güçsüz kulun senin isimlerine sığınır ve affedilmeyi beklerim. Affetmeyi, mağfireti ve hidayetini dilediği kuluna veren ve onu nankörlüğü ile cehenneme gitmekten kurtaran, günahlarının affı ve tövbesi için vakit veren Allah’ım! Güzel isimlerine, tek ve bir olan, eşi benzeri olmayan, bütün kainatta Esma-ül Hüsna’nın İsimleriyle kendini tanıttıran, varlığının yüce şanına sığınır ve senden başka kurtarıcım olmadığına şehadet ederim..
EŞHEDÜENLAİLAHEİLLALAH ve yine şehadet ederim ki Muhammed aleyhissalatu vessalam senin kulun ve Rasulündür.. VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN ABDEHÜ VE RASULEHÜ.. Allah’ım sana tam bir hidayet ile razı olduğun bir kul olmayı bana, aileme ve tüm Ümmet-i Muhammed’e nasip eyle ve bizleri iman üzerine yaşat ve öylece huzuruna al. YÂ RAHMAN! Dilimle, nefsimle, bedenimle ve azalarımla işlediğim bütün günahlarımın affı için senin bağışlayıcılığına ve büyüklüğüne niyaz ederim.. Allah’ım kullarından gıybet ettiğim, iftirada bulunduğum, alay ettiğim, hor gördüğüm, kınadığım, küçümsediğim insanlara dilimle yaptığım bütün zulümlerden ve kötü sözlerden YÂ GAFFAR! (çok affeden) isminle tövbe ettim.. tövbe ettim.. tövbe ettim.. Estağfirullah Yâ Gaffar! ( tövbe ettim..Estağfirullah Yâ Gaffar 100 tekrar) Allah’ım soyumdan ölmüş ve sağlara, arkadaşlarıma, komşularıma, tanıdığım ve tanımadığım insanlara yaptığım gıybet, iftira, kınama su-i zan, haset, kibir, koğuculuk ve beddualardan YÂ TEVVAB! (bütün tevbeleri kabul eden) isminle tövbe ettim..tövbe ettim.. tövbe ettim.. Estağfirullah Yâ Gaffar! (tövbe ettim..Estağfirullah Yâ Gaffar 100 tekrar) Allah’ım! Anneme ve babama, verdiğin hayata, kadere, yaşama ve ölüme, sağlığıma ve hastalığıma, hayırlara ve şerlere, afiyete, nimetlere, yediklerime ve içtiklerime, giydiklerime isyan ettim. YÂ AFÜVY (kullarını çok çok affeden) isminle tövbe ettim..tövbe ettim.. tövbe ettim.. Estağfirullah Yâ Gaffar!( tövbe ettim..Estağfirullah Yâ Gaffar 100 Tekrar) Allah’ım! Bedenime ve yarattığın azalarıma şükürsüz davrandım isyan ettim.. Gözlerimle, kulaklarımla, ellerimle, ayaklarımla, dilimle, midemle ve bütün vücut azalarım ile günah işledim günahlarımdan tövbe ettim.. tövbe ettim.. tövbe ettim.. Estağfirullah Yâ Gaffar!(tövbe ettim..Estağfirullah Yâ Gaffar 100 tekrar) GÖZLERİMLE; Haram olana baktım, kınadım, hor gördüm YÂ BASİR!(her şeyi bütün incelikleriyle gören) isminle tövbe ettim..( tövbe ettim.. Estağfirullah Yâ Gaffar 33 tekrar) KULAKLARIMLA; Gıybet ve dedikodu dinledim, kötü ve yasak olanı işittim YÂ SEMİ! (gizli açık her sesi işiten) isminle tövbe ettim.. (Estağfirullah Yâ Gaffar 33 tekrar) ELLERİMLE; Hakkım olmayana el uzattım, insanlara zulüm yaptım (vurdum ve dövdüm) YÂ BATIN! (her şeyin iç yüzünden haberdar olan) isminle tövbe ettim.. (tövbe ettim.. Estağfirullah Yâ Gaffar 33 Tekrar) MİDEMLE ; Helal olmayan şeyleri yedim. (Faiz yedim ve yedirdim) YÂ ALİM! (her şeyi hakkıyla bilen) isminle tövbe ettim.. (tövbe ettim..Estağfirullah Yâ Gaffar 33 tekrar) DİLİMLE; Yalan söyledim, kınadım, horladım, aşağıladım, alay ettim, Gıybet ve dedikodu yaptım, iftira attım, insanların kalplerini kırdım, anneme ve babama karşı geldim asi oldum, ölmek istedim, yaşamaya ve var olmaya isyan ettim, lanet okudum. YÂ AZİM! (kendisine büyük ümitler beslenen) isminle tövbe ettim.. tövbe ettim.. tövbe ettim.. Estağfirullah Yâ Gaffar! (Estağfirullah Yâ Gaffar 100 Tekrar) KALP ve RUHUMLA BESLEDİĞİM; Kibir, adavet, öfke, kin, nefret, ucûb, hırs, aç gözlülük, kendimi beğenme ve başkalarından üstün görme, haset, iki yüzlülük, isyan, büyüklük, fesatçılık, fitnecilik, riyakarlık, hıyanet, sevgisizlik, merhametsizlik, cimrilik, kıskançlık günahlarımdan YÂ KUDDÜS! (bütün mahlukatı maddi manevi kirden arındıran) isminle tövbe ettim.. tövbe ettim..tövbe ettim.. Estağfirullah Yâ Gaffar! (tövbe ettim..Estağfirullah Yâ Gaffar 100 tekrar) BEDENİMLE ve AZALARIMLA; İşlediğim zina günahlarımdan YÂ TEVVAB! (bütün tevbeleri kabul eden) isminle tövbe ettim..tövbe ettim..tövbe ettim.. Estağfirullah Yâ Gaffar! (Estağfirullah Yâ Gaffar 100 Tekrar) Beni yoktan var eden YA MUBDİ! (varlıkları örneksiz ve yoktan yaratan) Beni bu dünyada yalnız bırakmadın. Benim dünyaya gelmeme vesile olan annem ve babam için sana sonsuz kere şükrediyorum. Tövbeleri kabul edip günahları bağışlayan Allah’ım! Anneme ve babama okuduğum bütün beddualarımdan, lanetlemelerimden, kötü sözlerimden ve onlara asi olmaktan YÂ HAYY! İsminle tövbe ettim.. tövbe ettim.. tövbe ettim.. Estağfirullah Yâ Gaffar! Allah’ım ben onlardan razıyım sende onlardan razı ol.. Anneme ve babama okuduğum dil lanetinden bana ve aileme musallat olan şeytanlardan beni arındır YA KAHHAR! (her şeye galip gelen ve bütün düşmanlarını kahreden) Affı çok günahları mağfiret eden YA HALİM! (yarattıklarına son derece yumuşak muamele eden) bu günahlarımdan beni helak etme senden affını dileniyorum. Günahlarımızın affı için biz kullarına yol göster senin affına, rızana, kudretine, şefkatine ve merhametine muhtacız.. Anneme, babama, kardeşlerime, soyumdan ölmüşlere ve sağlara, komşularıma, arkadaşlarıma, Müslüman din kardeşlerime dilimle okuduğum bütün lanetlemelerimden, sitemlerimden, küfür ve kötü sözlerimden tövbe ettim.. tövbe ettim..tövbe ettim.. Estağfirullah Yâ Gaffar! Bu günahı işleyen bütün ölmüş ve sağ akrabalarımın ve atalarımın adına da ben sana tövbe ettim.. tövbe ettim.. tövbe ettim Estağfirullah Yâ Gaffar!( tövbe ettim.. Estağfirullah Yâ Gaffar 100 Tekrar) Allah’ım! Evlatlarıma okuduğum ve okuyacağım bütün beddualarımdan ve lanetlemelerimden tövbe ediyor ve senin affına sığınıyorum. Evlatlarıma doğumlarından ölümlerine kadar okuduğum ve okuyacağım bütün beddualarımdan ve lanetlemelerimden tövbe ettim.. tövbe ettim.. tövbe ettim.. Estağfirullah Yâ Gaffar! (tövbe ettim..Estağfirullah Yâ Gaffar 100 Tekrar) Allah’ım geçmişte ve gelecekte, dünya ve ahirette onlar üzerindeki bütün (analık ve babalık) haklarımı onlara helal ettim.. helal ettim.. helal ettim.. şahid ol Ya Rabbi.. Estağfirullah Ya Gaffar! Allah’ım dil ile lanetlemekten ve lanetlenmekten gelen şeytanlardan beni ve evlatlarımı arındır YA VEDÜD! (itaatkar kullarını çok seven) Yarattığın zerreler adedince tövbe ettim.. tövbe ettim.. tövbe ettim.. Estağfirullah Yâ Gaffar! (tövbe ettim..Estağfirullah Yâ Gaffar 100 Tekrar) Allah’ım dünya ve ahirette ben evlatlarımdan razıyım sende onlardan razı ol. Şahid ol Ya Rabbi.. Ben gaflet uykusu içinde günahkar oldum ve boğuldum. “EL-AMAN, EL-AMAN! YÂ- RAHMÂN! YÂ HANNÂN! YÂ-MENNÂN! YÂ DEYYÂN! Beni çirkin günahlarımın arkadaşlıklarından kurtar! (Mesnevi-i Nuriye/Zühre 142 Risale-i Nur) Doğrusunu sen bana öğret, bana ve Ümmet-i Muhammed’e hidayet et. Allah’ım dil lanetini benim, soyumdan ölmüş ve sağların üzerinden kaldırman ümidiyle affına ve YÂ HAKEM! (hükmeden hakkı yerine getiren) isminle yalvarıyorum. YÂ HASİP (kullarının bütün fiillerinin hesabını gören) beni kötü sözlere, bedduaya, lanet okumaya düşüren bütün kötü davranışlarımı ve hallerimi dilimden, kalbimden, ruhumdan, evimden ve bütün Ümmet-i Muhammed’in üzerinden kaldırman için YÂ MUCİB! İsminle tövbelerimin ve dualarımın cevaplarını senden niyaz ediyorum ve senden merhamet dileniyorum.. YÂ VELİY! (müminlerin dostu) dilimi kötü sözlerden küfürden ve sana şirk koşmaktan koru. Allah’ım bana aileme ve bütün mümin kardeşlerime dua etmeyi, tövbe etmeyi ve güzel konuşmayı öğret. Kötü sözleri, bedduayı ve dil belasını bizlerden defet. Bizlere hayır, kuran, sünnet ve iman üzerine konuşmayı öğret YÂ TEVVAB! YA SETTAR BİRAHMETİKE YA ERHAMERRAHİMİYN.. Ey Rabbim! Şeytan’ın vesveselerinden sana sığınıyorum.(Mü’minün Süresi-97) Ey Hayy ve Kayyum olan! Hayy ve Kayyum dan olan isimlerinin hürmetine, bu perişan kalbe bir hayat ver, bu müşevveş akla doğru yolu göster.(Âmin)-(Sözler/On Yedinci Söz/207) YÂ RAB! Pişmanım, utanıyorum, sayısız günahlarımdan ar ediyorum, zelilim. İstikrarsız yaşamaktan göz yaşı döküyorum. Garibim, kimsesizim, yalnızım, zayıfım, güçsüzüm, hastayım, acizim, (yaşlıyım) ihtiyarsızım “El amân” diyorum, af diliyorum, dergahından yardım istiyorum Ey Allah’ım! (Sözler/On Sekizinci Söz/213) Ey Rabbim! Şeytan’ın vesveselerinden sana sığınıyorum.(Mü’minün Süresi-97) Ve Rabbim, (şeytanların) benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım. (MU'MİNÛN-98) *Allah’ım bana verdiğin bütün mal-mülk ve nimetlerin, şükrünü hakkıyla yerine getirmeyip, bütün mülkün sahipliğini kendimde bilmekten tövbe ettim.. tövbe ettim.. tövbe ettim Estağfirullah Yâ Gaffar!( tövbe ettim..Estağfirullah Yâ Gaffar 33 tekrar) *Allah’ım yaptığım ibadetleri ve iyilikleri beğenmekten, ucûb yapmaktan, tam bir ihlas ile senin rızan için değil, kendi nefsim için yaparak başkalarına beğendirip riyaya düşmekten tövbe ettim.. tövbe ettim.. tövbe ettim Estağfirullah Yâ Gaffar! ( tövbe ettim..Estağfirullah Yâ Gaffar 33 tekrar) *Allah’ım başkalarının mallarını, eşyalarını, giyisilerini hayatlarını kıskanmaktan ve kibir yapmaktan, verdiklerine kanaat etmeyip aç gözlülük yapmaktan tövbe ettim.. tövbe ettim.. tövbe ettim Estağfirullah Yâ Gaffar! (Estağfirullah Yâ Gaffar 33 tekrar) *Allah’ım mazluma ve günahsıza, dilim ve ellerimle eziyet etmekten, haklarını yemekten, fakir doyurmamaktan senin mülkün olan malımla kimseye yardım etmemekten, zekatı terk etmekten ve cömert olmayıp, cimri olmaktan tövbe ettim.. tövbe ettim.. tövbe ettim Estağfirullah Yâ Gaffar! (Estağfirullah Yâ Gaffar 33 tekrar) *Allah’ım kendimi başkalarından üstün ve yüksek görmekten tövbe ettim.. tövbe ettim.. tövbe ettim Estağfirullah Yâ Gaffar!( tövbe ettim..Estağfirullah Yâ Gaffar 33 tekrar) *Allah’ım insanların bilmediğim, görmediğim ve duymadığım sözleri ve fiilleri hakkında doğrudur veya yanlıştır deyip iftira ve suizan’a düşmekten ve insanları düşürmekten tövbe ettim.. tövbe ettim.. tövbe ettim Estağfirullah Yâ Gaffar!( tövbe ettim.. Estağfirullah Yâ Gaffar 33 tekrar) *Allah’ım benim ve zürriyetimden kullarına yapmış olduğumuz kınama, horlama, küçümseme, aşağılama, günahları ile yargılama, hata ve davranışlarımız için sana tövbe ettim. Allah’ım günahını aldığım insanlar adına da ben sana tövbe ettim. tövbe ettim.. tövbe ettim.. tövbe ettim Estağfirullah Yâ Gaffar!( tövbe ettim..Estağfirullah Yâ Gaffar 33 tekrar) Ey Allah'ım, nefsim (senin) irade tufanının denizlerinde yüzen bir gemidir, orada senden Sana sığınmaktan başka çare yoktur. Ey Allah'ım bu nefis gemisinin akıp gitmesini ve limana yanaşmasını senin adın ile yap. Muhakkak Rabbim günahları çok bağışlayıcıdır. Ahirette sadece müminlere rahmet edendir. Ey Allah'ım, beni seninle meşgul et, senden uzaklaştıracak şeylerden uzaklaştır; ta ki bilmediğim şeyleri senden istemeyeyim. Ey Allah'ım beni (senden) başka şeylerden koru. Ey Allah'ım, beni kederlerden arındır. Beni seçkin kullarını koruduğun şeyle koru; ta ki (senden başka) bir şeyle huzur bulmayayım. Ey Allah'ım, beni mağaradakinin ikincisi olarak andığınla beraber an. Ey Allah'ım, beni yetenekleri ve basiretleriyle gelen nurları görenlerden eyle. Üzerime Muhammed'in aleyhissalatuvessalam inayet ve sıddıklık sevgisi denizlerinden dök. Ben de onunla, şiddetli karanlıktan nurların kaynağına gireyim, beni (benliğimi alarak seninle) cem eyle (artık senden başkasını değil sadece seni düşüneyim). Beni gizli sırrın ile açığa çıkan gerçekler arasına koy, ruhumdan felekleri yönetim gizemlerini kaldır da bana eşyanın hakikatini göster. Her feleği yönettiğin sırrı görmeyi bana nasip eyle, harf ile isim arasında bulunan dengenin sırrını göster ki, bugün mülk kimindir, kahredici Allah'ın hakikatiyle kuşatılmadan kıyametten önce bana hakikatleri kavramayı nasip eyle. Ey Allah'ım, hiçbir murada ve makama aldırmadan bu makama yükselene salât eyle, onun ailesine ve sahabesine de salat eyle. Ey Allah'ım, ey hayatı ezeli ve ebedi olan, ey bütün mevcudat kendisiyle kaim olan, ey celal ve ikram sahibi! Senden her saat, her lahza gökler ve yer ehlinin senin ilmin dahilinde olmuş ve olacak tüm varlıkların her göz açıp kapamasında, bizim için (bütün güzellikleri) vermeni istiyorum. Ey Allah'ım, efendimiz Muhammed'e (a.s.v.) onun ailesine, ashabına, peygamber kardeşlerine bin kere bin salât eyle, sonsuz bitmeyen ebedi bütün salâtları eyle, zatının yarattıklarına üstünlüğü gibi salât edenlerin salâtlarına üstün olan bütün salâtlar ile salât eyle. Ey merhametlilerin en merhametlisi. Allahın adıyla. Kâf hâ ayn sâd korundum, kendime yeterli kılındım. “Allah onlara karşı seni koruyacaktır." (Bakara 137) Allahın adıyla. Hâ mim ayn sin gâf himaye edildim, (günahtan sakınmaya) kuvvet ve (ibadet etmeye) kudret ancak pek yüce ve pek büyük Allah'ın yardımıyladır. Allah'ın adıyla. O hiçbir şeye muhtaç olmayandır, zenginleştirildim. "Gaybın anahtarları yalnızca O'nun katındadır. Onları ancak O bilir." Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Allah'ın bilgisi dahilinde Levhi Mahfuz'da) olmasın." (En'am 59) Her şeyi bilen Allah'ın adıyla öğretildim. “Allah bilir, siz bilemezsiniz.” (Nahl 74) Kuvvetli Allah'ın adıyla güçlendirildim. “Allah, inkar edenleri hiçbir hayra ulaşmaksızın kin ve öfkeleriyle geri çevirdi. Allah, savaşta müminlere kâfi geldi. Allah kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir. ” (Ahzab 25) Ey Allah'ım, üstümüze döşenmiş olan gök sergisini, bineğiyle delip geçen efendimiz Muhammed'e, onun ailesine ve sahabesine salât ve selam eyle. İşlerimde ve Müslümanların işlerinde lütfunu gönder, ey âlemlerin Rabbi. Ey yedi semâların ve yüce arşın sahibi olan Rabbim! Beni Cinlerin, insanların ve tâbi'lerinin, onlardan herhangi birinin bana taşkınlık etmesinin şerrinden beni muhafaza buyur. Senin muhafazan ne büyüktür! Senan yücedir, Senden başka da ilâh yoktur. En hayırlı koruyucu da Allah'tır. Ve O, merhamet edenlerin en merhametlisidir. (Yûsuf-64) Ve onu, her inatçı ve âsi Şeytandan koruduk.(SÂFFÂT-7) “Ve hıfzan min kulli şeytânın mârid” Ve Biz, onu taşlanmış (kovulmuş) şeytan(lar)ın hepsinden muhafaza ettik. (HİCR-17) “Ve hafıznâhâ min kulli şeytânin recîm” Hiçbir kimse yoktur ki onun bir gözetip koruyan memuru bulunmasın. (TÂRIK-4) “İn kullu nefsin lemmâ aleyhâ hâfız” Şeytanlardan da onun için dalgıçlık yapan ve daha başka işler için çalışanları emrine vermiştik ve onların hepsini zapteden Bizdik. (ENBİYÂ-82) “Ve mineş şeyâtîni men yegûsûne lehu ve ya’melûne amelen dûne zâlike, ve kunnâ lehum hâfızîn.” Halbuki İblisin onlar üzerinde, hiçbir zorlayıcı gücü yoktu. Zaten İblise inananları baştan çıkarma izni vermişsek, ahiretin varlığına gerçekten inananları, ona şüphe ile bakanlardan, kesin bir şekilde ayırt etmek için vermişizdir. Çünkü Rabbin, herşeyi görüp gözetendir. (SEBE-21) “Ve mâ kâne lehu aleyhim min sultânin illâ li na’leme men yû’minu bil âhireti mimmen huve minhâ fî şekkin, ve rabbuke alâ kulli şeyin hafîz” Ve onlar, O'ndan (Allah'tan) başka dostlar edindiler. Allah, onların üzerine Hafîz'dir (yaptıklarını hayat filmlerinde muhafaza eder). Ve sen, onlara vekil değilsin.( ŞÛRÂ- 6) “Vellezînettehazû min dûnihî evliyâllâhu hafîzun aleyhim ve mâ ente aleyhim bi vekîl” Allah’ım tövbeye yöneldim, bağışlayıcılığın ve merhametinin affına sığındım. Allah’ım bu aciz kulunun tövbelerini kabul eyle, doğru yolu bulanlardan ve huzuruna imanla gelenlerden eyle. Günahlarımın pişmanlığı ile beni huzurunda utandırma Allah’ım. Günahkar olarak yüz çevirmekten ve gaflete düşmekten sana sığınırım. Allah’ım beni bulunduğum bu fena halden kurtar ve bulunduğum bu yanlış halimi düzeltmem için bana yol göster. Beni lanetlenmekten, kıyamette hüsrana düşmekten ve beni bu dünyevi işlerin karanlığından çıkar ve hidayete erenlerden eyle. Allah’ım bana arınmanın ve temizlenmenin yollarını öğret beni kurtaracak olan yalnızca sensin.. YA SETTAR BİRAHMETİKE YA ERHAMERRAHİMİYN.. “Ey Rabbimiz, bize dünyada iyi hal ver ve ahrette merhamet ihsan et; ve bizi cehennem azabından koru” (BAKARA-201) “Ey Rabbimiz! Bizi sana teslim olanlar kıl; neslimizden de sana teslim olan bir ümmet yetiştir. Bize ibadet yerlerimizi göster. Tövbemizi kabul et; çünkü sen tövbeleri ziyadesiyle kabul edensin ve çok merhametlisin.” (BAKARA-128) “Rabbimiz, biz inandık, günahlarımızı bağışla ve bizi cehennem azabından koru” (ÂLİ İMRÂN-16) “Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı sağlam tut ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!” (ÂLİ İMRÂN-147) “Ey Rabbimiz! üzerimize sabır yağdır ve bizi müslüman olarak öldür.” (A'RÂF-126) “Ey Rabbim! Ben senden hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve esirgemezsen, ben ziyana uğrayanlardan olurum!” (HÛD- 47) “Rabbimiz, muhakkak ki Sen, bizim gizlediğimiz şeyi de gizlemediğimiz (alenî olan) şeyi de bilirsin. Yeryüzünde ve sema(lar)da hiçbir şey, Allah'a gizli değildir”. (İBRÂHÎM-38) “Rabbim! Beni, namazı hakkıyla edâ eden bir kimse eyle; zürriyetimden de (böyle kimseler yarat)! Rabbimiz! Duâmı kabûl buyur!” (İBRÂHÎM-40) “Rabbimiz, hesap yapıldığı (görüldüğü) gün beni, annemi, babamı ve mü'minleri mağfiret et (günahlarımızı affet)” (İBRÂHÎM-41) “Rabbim! Gireceğim yere dürüstlükle girmemi sağla; çıkacağım yerden de dürüstlükle çıkmamı sağla. Bana tarafından, hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver.”( İSRÂ-80) “Rabbimiz bize merhametini yağdır ve bu durumdan bize bir kurtuluş yolu göster” (KEHF-10) “Ey Rabbim! Göğsüme genişlik ver.”( TÂHÂ-25) Kâle rabbişrah lî sadrî. “Rabbim, beni tek başıma bırakma ve Sen, varislerin en hayırlısısın.” (ENBİYÂ-89) Ey Rabbim! Şeytan’ın vesveselerinden sana sığınıyorum.(Mü’minün Süresi-97) Ve Rabbim, (şeytanların) benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım. (MU'MİNÛN-98) Ey Rabbimiz! İman ettik, bizi bağışla ve bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın. (Mü’minun Sûresi – 109) “Rabbimiz cehennem azabını bizden uzaklaştır. Muhakkak ki onun azabı daimî helâk edicidir.”(FURKÂN-65) “Gerçekten de o cehennem, ne kötü bir yer ve ne kötü bir duraktır.” (FURKÂN-66) “Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl!” (FURKÂN-74) “Rabbim bana hikmet bağışla ve beni salihlere dahil et.” (ŞUARÂ-83) “Bana sonra gelecek nesiller içinde doğruluk ve iyilikle anılmayı nasip et”. (ŞUARÂ- 84) “Ve beni, ni'metlendirilmiş cennetlerinin varislerinden kıl”. (ŞUARÂ-85) “Rabbim! Doğrusu bana indireceğin her hayra (lütfuna) muhtacım.” (KASAS-24) “Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin!” (HAŞR-10) “Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır.” (MUMTEHİNE-4) “Rabbimiz! Bizi, inkâr edenler için bir imtihan (vesîlesi) kılma! (Onları bize musallat etme!) Rabbimiz! Bize mağfiret eyle! Şübhesiz ki Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen) ve Hakîm(her işi hikmetli olan) ancak sensin!” (MUMTEHİNE-5) “Rabbimiz, bizim nurumuzu tamamla ve bize mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir). Muhakkak ki Sen, herşeye kadirsin.” (TAHRÎM-8) Allah’ım sana ortak koşmaktan, münafıklıktan, insanı küfre sürükleyen sözlerden tövbe ettim. İman eksikliğinden, Allah’ım seni zikretmeyi ve anmayı unutup terk etmekten tövbe ettim. Bedenen temiz olmayı bırakıp, pis ve kirli olmaktan ve öylece yaşamaktan tövbe ettim. Gusülsüz ve abdestsiz bulunmaktan ve öylece yiyip içip dolaşmakatan, ibadette bulunmaktan tövbe ettim. Helal nimetlerine şükretmeyip, haram yemekten, içmekten tövbe ettim. Abdest almamaktan tövbe ettim. Beş vakit farz olan namazlarımı bilerek terk etmekten, aileme ve etrafımdakilere namazı tavsiye etmemekten tövbe ettim. Senin rahmetinden ümidimi kesmekten tövbe ettim. Falcılık, sihir ve büyü yapan kahin ve medyumların sözlerine inanmaktan tövbe ettim. İnsanlar arasında, ailem, akrabalarım ve yakınlarımın arasında fesat karıştırmaktan ve her işin arasına uğursuzluk koymaktan ve uğursuz saymaktan tövbe ettim. Kötü ahlaklı, asi insanlarla arkadaşlık kurmaktan, onların kötü alışkanlıklarını beğenip, yapmaktan. Hakaret edilecek şeye hürmet etmekten. Yanlışa doğru demekten, kötüye iyi demekten, harama helal demekten tövbe ettim. Âhirete inanmamaktan dünyada iyi ve faydalı işler için çalışmayıp, kötü ve fena işleri sevmekten tövbe ettim. Harpte vatan ve din uğrunda çarpışmayıp düşmandan kaçmaktan tövbe ettim İnsan öldürmekten tövbe ettim. Anne ve babama karşı gelmekten, onlara ve akrabaya yardım etmemekten, akraba ziyaretini terk etmekten tövbe ettim. Faizle tefecilik yapmaktan tövbe ettim. İnsanlara iftira atmaktan tövbe ettim. Yetime kötü muamele edip, malını yemekten ve mirasta tam hakkını vermemekten tövbe ettim. Zina yapmaktan, gayri meşru bir şekilde yabancı bir kadınla beraber olmaktan, bulunmaktan tövbe ettim. Cinsi sapıklıktan ve bu gibi kötü ahlaksızlıklardan sakınmamaktan tövbe ettim. Tam bir sadakat ve hulûsla işlenen günahlardan tevbe ve istiğfar etmemekten tövbe ettim. Ölümü hak bilmeyip, senin korkunu daima göz önünde ve hatırda tutmamaktan, unutmaktan tövbe ettim. Beni ve tüm insanları fenalığa sevk eden şeytana ve nefsime uymaktan tövbe ettim. Cahil kalmaktan, bilgisiz kalıp her sanat ve fende diğer milletlerden aşağı kalacak tembellikte olmaktan tövbe ettim. Doğruluktan ayrılıp, yanlışlarda ısrarda bulunmaktan tövbe ettim. Bütün varlığımla faziletli olmamaktan tövbe ettim. Zekat vermemekten tövbe ettim. Hac ibadetimi yerine getirmemekten tövbe ettim. Kalbimi kinden, hıyanetten, hasetten ve bütün günahlardan temizlememekten tövbe ettim. Hayatımı bile bile tehlikeye atmaktan, bedenime, ruhuma zarar verecek teşebbüslerde bulunup, intihara kalkışmaktan tövbe ettim. Allah’ım sana, peygamberime ve büyüklerime itâat etmemekten tövbe ettim. Farzları öğrenmemekten, öğretmemekten, Kur’ân-ı Kerim’İ okumamak ve Allah’ım senin buyruklarını yerine getirmemekten tövbe ettim. Hayırlı teşebbüsleri teşvik etmeyip, hayır işlemeyip, fena ve zararlı şeyleri insanlara bildirmeyip, sakındırmamaktan tövbe ettim. İbadetlerimi gösteriş için yapmaktan tövbe ettim. Allah’ım verdiğin nimetlere şükretmemekten tövbe ettim. Azamet ve gurur taslamaktan, mü’min kardeşlerimi küçümsemekten tövbe ettim. Sabırlı olmamaktan tövbe ettim. İş güç sahibi olmayıp, tembel ve miskin olmaktan tövbe ettim. Emanete hıyânet edip, her işte adil ve insaflı olmamaktan tövbe ettim. Tartıda ve ölçüde hile yapmaktan tövbe ettim. Nikahı haram olan ve müşrik kadınları nikahlamaktan tövbe ettim. Domuz eti ve murdar olan şeyleri yemekten tövbe ettim. içki içmekten tövbe ettim. Kumar oynamaktan,piyango bileti almaktan loto- at yarışı oynamaktan tövbe ettim. Fitneden, riyakarlıktan sakınmayıp, fena dedikodular yapmaktan tövbe ettim. Komşu hakkını gözetmemekten tövbe ettim. İnsanlara eziyet etmekten tövbe ettim. Hayız ve nifasta olan eşime yaklaşmaktan tövbe ettim. Zulûm yapmaktan, evcil hayvanlara bakmayıp işkence yapmaktan tövbe ettim. Küçük günahları işlemekte ısrar etmekten tövbe ettim. İnsanların mallarına tecavüz edip, hırsızlık ve eşkıyalık gibi suçları işlemekten tövbe ettim. Benim, anne babamın ve zürriyetimden ölmüş ve sağ olanların adaklarını, sözlerini ve yeminlerini yerine getirmemekle işlediğim ve işledikleri günahlardan tevbe ettim. Verdiğim sözleri tutmayıp, ahdi bozmaktan tövbe ettim. Yalan şahadette bulunmaktan tövbe ettim. İslam’a sonradan sokulan Bidatlara, Zulümlere, zalimlere, İslam düşmanlarına, dinsizlere ve dinsizliğe taraftar olmaktan tevbe ettim. (Tevbe ettim estağfirullah Ya Gaffar 100 tekrar) Millet ve memleket menfaatlerini her şeyin altında tutup, yapıcı olmayıp, yıkıcı olmaktan tövbe ettim.. VE 54 FARZIN TERKİ İLE İŞLEDİĞİM TÜM GÜNAHLARDAN VE BU GÜNAHLARIN İŞLENMESİNE İMKANIM OLDUĞU HALDE ENGEL OLMAMAKTAN, GÖZ YUMMAKTAN VE SESSİZ KALARAK ORTAK OLMAKTAN TEVBE ETTİM ESTAĞFİRULLAH YA GAFFAR (tEstağfirullah Yâ Gaffar 33 tekrar) Allah’ım kendim için yaptığım bu tövbelerimin affını, kullarından günahlarını aldığım kardeşlerim içinde yaptım.. Allah’ım bana zulüm yapan ve haklarımı alan kullarına da bütün haklarımı helal ettim.. helal ettim.. helal ettim.. Ya Settar Birahmetike Ya Erhamerrahimiyn Tevbe Ettim Estağfirullah Yâ Gaffar! (Estağfirullah Yâ Gaffar 33 tekrar) YA ALLAH, YA RAHMAN, YA RAHİYM, YA FERD YA HAY, YA KAYYUM, YA HAKEM, YA ADL, YA KUDDÜS.. İSM-İ A’ZAM’IN HAKKINA, KUR’AN-I MU’CİZ-ÜL BEYAN’IN HÜRMETİNE VE RESULU EKREM ALEYHİSSALATU VESSELAMIN ŞEREFİNE.. YAPMIŞ OLDUĞUMUZ TEVBEYİ HUZURU DERGAHINDA KABUL EYLE.. SANA YAPTIĞIMIZ DUALARIMIZIN ULAŞMASINA ENGEL OLAN GÜNAH VE HATALARIMIZDAN BİZLERİ ARINDIR.. SON ASRIN MÜCEDDİDİ BEDİÜZZAMAN VE NUR TALEBELERİNE BİZLERİ DE DAHİL EYLE.. ŞEYTANIN ÜMMET-İ MUHAMMED’E ALEYHİSSALATU VESSALAM KURDUĞU TÜM TUZAKLARINI, ALLAH’IM TUZAKLARIN İLE BERTARAF EYLE.. İNSANLARI HAYRA SEVKEDEN TÜM SAYİKLERİ VE SEVKETTİKLERİNİ ŞEYTANIN VE NEFSİN TÜM HİLE VE TUZAKLARINDAN HIFZEYLE VE KUSURLARINI VE GÜNAHLARINI AFFEYLE.. VE BU TEVBEYİ ŞERİFİ YAZANLARA, YAYANLARA VE YAYILMASINA SEBEP OLANLARA TEVBE EDENLER VE EDİLEN TEVBELER SAYISINCA AMEL DEFTERLERİNE BİNLER SEVAP YAZDIRARAK RIZA-İ İLAHİNE KAVUŞMALARINA VESİLE EYLE.. AMİN..AMİN..AMİN.. Kad efleha men zekkâhâ. (ŞEMS-9) “Nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiştir.” ******* *Bununla beraber, şüphe yok ki ben, tevbe eden, iman edip salih amel işleyen, sonra da hak yolda sebat gösteren kimse için çok bağışlayıcıyım. ( Tâhâ/82) * “Günaha devam edip, diliyle istiğfar eden, Rabbiyle alay etmiş sayılır.” [Beyheki]

Önemli Not: Bu tövbe, Metafizik Uzmanı Erol TANGUT'un şeytan tarafından insanlara musallat olması için görevlendirilen cinnilerin insan bedeninde dile gelerek ettiği itiraflar çerçevesinde Sayın Erol Tangut'un tecrübeleri sonucunda ortaya çıkmış, bizzat tatbik edilmiş ve sonuç alınmış önemli bir tövbedir...

kaynak : https://cinvideolari.files.wordpress.com/2015/04/tevbe-kitapcigi-sayik_erol_tangut.pdf

23 Mayıs 2016 Pazartesi

Pazartesi Gününün Niyeti

Pazartesi Ay günüdür. Ay maddi manevi ihtiyaçlarımızı ve ihtiyaçlarımıza ulaşma kapasitemizi ifade eder.
Ay dişidir.
Ay annedir.
Ay sol yarımızdır.
Ay geçmiştir.
Ay bilinçaltımızdır.
Doğum anınızda haritanızdaki ayın burcu, evi
ve yaptığı açıları da inceleyerek seçeneklerinizi farkedebilirsiniz.

Ben bu ay gününde gerçek ihtiyaçlarımı bilmeyi seçtim. Başkalarının ihtiyaçlarıyla kendi ihtiyaçlarım arasındaki farkı bilmeyi seçtim. Ulaşmak için çaba harcamayı bırakıp kabulde ve akışta olmayı seçtim. An' da bana hizmet eden, gerçek ihtiyacım olanları bilmeyi, ihtiyacım olmayanlardan özgürleşmeyi ve serbest bırakmayı seçtim. Benim ve bütünün en yüksek hayrına olan seçimlerimi içten ve derinden sevgi ile kabul etmeyi seçtim. Ve şimdi şu anda bana hizmet etmeyen ihtiyaç zannettiğim her şeyi ve bunlara neden olan tüm korkularımdan özgürleşmeyi seçtim. Maddi manevi her türlü ihtiyaçlarımın dengede olması için farketmem gereken  yollarımı keşfetmeyi seçtim. Hayatın tüm ihtiyaçlarımı karşılamakta bonkör olduğunu görebilmeyi seçtim.

Tüm bu niyetlerimin akışına kendimi sevgiyle açıyorum.
Tüm bu niyetlerimin akışına kendimi bırakabilmenin güvenli olduğunu kabul ediyorum.
Tüm bu niyetlerimin akışına kendimi bırakabilmenin güvenli olduğunu biliyorum ve inanıyorum.
Tüm bu niyetlerimin akışına kendimi bırakabildiğim için kendimi taktir ediyorum.
Ve şükrediyorum.
Ve öyledir.
Öyle de ol du...

Seduşka

19 Mayıs 2016 Perşembe

SAYILARIN GİZEMİ

                                                   SAYILARIN GİZEMLİ DÜNYASI       
                
         Ünlü yunan filozof ve giz bilimci Pisagor evren sayılardan oluşmuştur diye söylemiş. Kurduğu okul kendisinin Mısır yolculuğunda edinmiş olduğu ezoterik bilgilerle şekillenmiş, ve bu okulda inisiyasyona dayalı bir topluluk yaratmış. Yunanlı tarihçi Plutark’a göre, Pisagor Mısır’ı ziyaretinde, Heliopolis’te Mısırlı rahip Oenuphis’ten önemli bilgiler edinmiştir. Sayılar ve harflerle ilgili ezoterik yani batıni bilgiler, görünen dünyanın arkasında başka, derin bir anlam olup olmadığını çözmek
arzusu tarih boyunca gizli tutulmaya çalışılsa da her zaman önemli akımlar oluşturmuş, özellikle tek tanrılı dinlerin içerisinde, kendilerine alternatif yollar bularak varoluşlarını devam ettirmişlerdir. Örneğin Hurufizm de benzer nitelikler gösterir.
Bu yazıda sizlere bundan yıllar önce okuduğum Linda Goodman’ın Star Signs kitabında belirli bir bölüm oluşturan, Kalde Alfabesinden ve numerolojisinden söz edeceğim. Bu numerolojinin kaynakları hakkında bilgi sahibi değiliz ancak sayıların tekil olduğu gibi bileşik anlamlarının da olduğunu, 1’den 52’ye kadar olan sayıların birbirinden farklı özellikler gösterdiğini söyleyebilirim. Aynı zamanda bu bileşik sayılar, bir şekilde Tarot destesindeki kartlarla da önemli bir paralellik göstermekte. Kuşkusuz bu çalışmayı yapabilmemiz için önce sayıların karşılığını tanıtmak ve birkaç örnek vermek gerekiyor. Bu alfabede 0 ve 9’un herhangi bir karşılığı olmadığını, başlangıç ve sona karşılık geldiğini görüyoruz. (Alfa ve Omega) Örneğin 9 ile toplanan bir sayı yine kendine dönüşür. 5+9=14, 1+4=5 gibi. Bu bakımdan 0 ve 9, 0 gibi çalışır.

Numerolojik çalışmayı yaparken, nüfus cüzdanınızdaki tamamını kullanabilirsiniz. Ancak günlük yaşamda kullandığınız isimler de etkin durumdadır. Sayıların anlamlarına bakarsanız, aynı zamanda onların astrolojik karşılıklarını da görebilirsiniz. Örneğin 1- Güneş, 2-Ay, 3-Jüpiter, 4-Uranüs, 5-Merkür, 6-Venüs,
7-Neptün, 8-Satürn’le bağlantı içerisindedir. Bir ismi incelerken, önce adı ve soyadı ayrı ayrı inceleyerek toplamak gerekiyor. Örneğin Sezen Aksu ismini inceleyelim:
Sezen sayısal olarak 3+5+7+5+5 = 25/7, AKSU 1+2+3+6 = 12/3, bu durumda SEZEN AKSU 7+3 = 10, 10 sayısının anlamını daha sonra göreceğiniz gibi kişisel isteğe göre çok yükselme, ani iniş ve çıkışlar içinde olma, karşıtlıklar içerisinde olma durumu vardır. Tek olarak 1 sayısı ise yaratıcılık, liderlik, örnek olma ile yakından ilişkilidir.
Orhan sayısal olarak  7+2+5+1+5 = 20/2 eder. PAMUK aynı şekilde 8+1+4+6+2=21/3 Bu şekilde, ORHAN PAMUK  bileşik sayı olarak 20+21=41, 41 bu alfabede 32 ile aynıdır ve 32 iletişim, yığınları söz ve yazı ile etkileme  yeteneği ile yakından igilidir. 41 aynı zamanda tek olarak 5 eder ki bu sayıda merak, kendini geliştirme, felsefe ve öğrenme ile yakından ilişkilidir ve Merkür’le yakından ilgilidir.
Jullian Assange ismini inceleyelim. JULLIAN sayısal olarak 1+6+3+3+1+1+5 =20/2, ASSANGE ise 1+3+3+1+5+3+5 = 21/3,  20+21 = 41, bu sayı Orhan Pamuk’la aynıdır. Yığınları söz ve yazı ile etkileme gücü ve iletişim.
Turgut Özal’ın ismini değerlendirirsek, TURGUT sayısal olarak  4+6+2+3+6+4 =25/7,  OZAL 7+7+1+3 =18/9, ikisinin toplamı 7+9=16, Yıkılan kale sayısını verir. Bu sayıda dikkatli yapılmayan planlar yüzünden problemlerle karşılaşma söz konusudur.
Adnan Menderes’in isminin toplamı 13 sayısını verir. Aşağıda görüleceği gibi bu sayı güç ve alışılmış olan şeyleri değiştiren kişilerle ilişkilidir. Albert Einstein’ın sayısı ise 19, göklerin prensi anlamındadır.

Şimdi Linda Goodman’ın Star Signs kitabından derlediğim geri kalan sayıları ve bileşik anlamlarını görebiliriz. Sayılar 52’ye kadardır.

Harflerin sayısal karşılıkları:
1 A, I, J, Q,Y Öğretme, Yaratıcılık, Girişim, Öne çıkmak, Baskınlık2 B, K, R Öğrenme, Hassasiyet, Hayal gücü, Annelik etmek, İkilemler3 C, G, L, S Uyum getirme, İdealizm, Büyütme, Felsefe, Kendini geliştirme4 D, M, T Yazgı, Mücadele, Bireysellik, Dik başlı olma, Köşeli davranma5 E, H, N, X Eylem, Merak, Hareketlilik, Eleştirel olma, Mantık, Zeka6 U, V, W Aşk, Dişi ilke, Merhamet, Zevkler, Yumuşaklık, İlişkiler7 O, Z Gizem, Ruhsallık, Hassasiyet, Gizli olana ilgi, İnceleme, Derinlik8 F, P Mukadderat, Deneyim ve zorla öğrenme, Kontrol, Kısıtlama
Türkçe’de kullanılan
Ç, Ğ, İ, Ö, Ü, Ş, sırasıyla
C, G, I, O, U ve S olarak alınmalıdır.


9 sayısı Mars’la yakından ilgilidir ve bitiş ve başlangıçları anlatır. Bu sayı altında cesaret, çatışma, hedeflere ulaşma yolunda kararlılık ve mücadele vardır.
10 Şans Çemberi:Kişisel isteklere göre büyük iniş ve çıkışlar. Aşırı bir sevgi ya da nefret uyandırabilir. Bu kişilerin yeteneklerini değerlendirebilmeleri için kişisel disipline ihtiyaçları vardır. İçlerindeki gücü hayal ederek gerçekleştirebilirler.
11/38 Ağzı kitlenmiş aslan, yumruk el: Bu sayılarından başkalarından kaynaklanan aldanmalara ve hilelere işaret eder. Karşılıklı durumlarla ilişkilidir. Kişinin hayatında üçüncü kişinin ya da dışsal koşulların getirdiği ayrılıklar, engellenmeler dikkat çekebilir.
12  Kurban: Bu sayı kişinin başkalarının planları ve entrikaları yüzünden fedakarlıkta bulunulması anlamını taşır. Başkalarından gelen güzel sözlere aldanmamak, dikkatli olmak gerekir. Zihinsel açıdan endişe, aşırı duygusallık ve kişisel amaçların feda edilmesi durumu söz konusudur. Rahat bir sayı değildir.
13 Değişim: Bu sayı güçlü olmaya ve değişim içerisinde olma durumuna işaret eder. Sanıldığı gibi uğursuz değildir ve hayatın içinde saklı olan güçlü dönüşümleri kullanabilme gücü verir. Eğer bu güç bencilce kullanılırsa kişinin kendisine yıkım getirecektir. Bu sayı aynı zamanda araştırmacılar, kaşifler ve alışılmış olan şeyleri değiştiren kişilerle yakından ilgilidir.
14 Hareket, Mücadele: Bu sayı sahibinin hayatında yazı, yayıncılık
ve tüm medya konuları ile alakalı olarak toplumla iletişim içerisinde olmak vurgulanır. Kişinin
hayatında dönemsel olarak yapılan anlaşmaların getirdiği değişimler, iniş ve çıkışlar söz konusudur. Hareket, yolculuklar, yabancılarla ilgili işler şanslı
ve başarılı sonuçlar getirecektir. Başkalarının
sözlerine her zaman güvenilmemelidir.

15 Majisyen:Bu kişisel konuşma ve yazı, müzik ve sanat yetenekleri ile başkalarını etkileme ve güçlü kişilerden destek alabilme konusunda şanslıdırlar. Dramatik bir yapıları ve başkalarını etkileme gücüne sahiptirler. Ancak bu kişilerin sahip oldukları bu etkileme gücünü kötüye kullanmamaları önerilir. Böyle durumlarda başkalarının kurbanı olabilirler.
16 Yıkılan kale: Bu sayı tarot kartları arasında yıkılan kuleye karşılık gelir. Bu sayı içerisinde sonu kötü olan olaylar ve planların yıkıma uğraması söz konusudur. Bu nedenle bu sayı sahibinin isminde değişiklik yapması önerilir. Detaylara dikkat ve planların özenle yapılması her zaman önemsenmelidir.
17  Mecusi yıldızı: Son derece ruhsal bir sayıdır ve kişiye hayat zor tecrübelerinden kazançlı çıkacağı testler getirdikten sonra güçlü başarılar getirir. Bu sayı aynı zamanda kişinin bu başarılarının asla unutulmayacağını, isminin ölümsüz olabileceğini gösterir. Örneğin Mustafa Kemal Atatürk’ün kalde alfabesine göre karşılığı 17’dir.
18  Maddiyat-Maneviyat çatışması: Bu en zor bileşik sayılardan birisidir. Aşırı maddiyatın ruhsallığı yok etme riski söz konusudur.
Bu durum aile içinde çatışmalara, sürekli mücadelelere, yıkımlara işaret eder. Bu nedenle mümkünse ismin değiştirilmesi önerilir. Hayat içerisinde mutlaka ruhsallık geliştirme zorunluluğu vardır. Örneğin İngilizce’de Hz. Isa, Jesus, Jesus of Nazareth ya da
Jesus Christ hep 18’e bağlanır.

19 Göklerin Prensi: Bu bileşik sayılar içinde en şanslı ve iyi olanlarından birisidir ve daha önceki olumsuzluklardan, zorluklardan kurtulma yolunda önemli başarılar, zaferler getirir. 10 sayısındaki gibi güç ve yükselme vaadeder ancak bu sayıda olduğu gibi inişleri anlatmaz.
20 Uyanış: Bu bileşik sayı aynı zamanda “yargılama” olarak da adlandırılır. Tarot’taki yargı kartı ile ilişkilidir. Bu sayı uyanışı, yeni bir farkındalığa doğmayı, yeni amaç ve planları temsil eder. Planlarda gecikmeler olsa bile, sabır göstermek esastır ve bu sayınına ana dersi sabırlı olmaktır.
20 güçlü hayal gücü verir ancak finansal açıdan o kadar sağlam olmayabilir. 20’ler için para ön planda değildir.

21 Mecusi tacı: Bu sayı genel olarak başarı, ilerleme garantisi, onur ve ödül kazanma yönünde başarılar gösterir. Bu başarılar uzun mücadele, çalışmaların ve kararlılığın arkasından kazanılmıştır. Ancak kişi her durumda tüm karşıtlıklar ve mücadeleler karşısında son bir zafer için hazır olmalıdır.
Bu şanslı bir sayıdır.

22 Boyun eğme ve önlem: Bu sayı başkalarının aptallıklarına, hatalı hareketlerine göz yuman iyi bir adam olarak nitelenir. Başkalarının sunduğu yanıltıcı hayallerden uzak durmak gerekir. Genellikle tehlikeler ortaya çıktığında ve aslında geç kalındığında uyanış söz konusudur. Bu nedenle bu sayı sahibi kariyer ve maddi konularda önlemci hareket etmek ihtiyacındadır. Kişi kendi sorumluluğunu aldığı anda hedeflerine erişebilir.
23 Aslan’nın kraliyet yıldızı: Bu karmik ödüllendirme sayısıdır ve sadece başarı değil aynı zamanda güçlü kişilerden ve alanlardan destek sağlar. En şanslı sayıdır ve kişiye büyük bir hoşluk getirir. Kişi pek çok alanda imkan sağlar ve zor zamanlarda koruyucudur. Ancak bu sayının kötüye kullanımı ve ruhsallıktan uzaklaşılması halinde gelecek deneyimler için zorlu olur.
24/42 Aşk, Para ve Yaratıcılık: Bu sayıda son derece kısmetli, pek çok açıdan kolaylık, aşk, keyif ve parasal yönde şans getiren özelliklere sahiptir. Kişinin güçlü kişilerden, otoritelerden destek alması da mümkündür. Aşkta mutluluğu arttırır ama sonuçta bu kişinin tüm bu kolaylıklar karşısında zevklerinde aşırıya gitmemesi ve kötüye kullamaması gerekir. Bu imkanların bencilliğe dönüşmemesi sağlanmalıdır.
25/34 Dikkat ve analiz: Bu sayı uzun yıllar gösterilen dikkat ve insanları gözleme, hayat deneyimleri sayesinde elde edilen dünyasal başarılara işaret eder. Daha önce yaşanan hayal kırıklıkları ve hataların aşılması ile birlikte kişinin yargısı mükemmelleşir ancak bu sayı maddi kazançlar için değildir.
26/35/44 Ortaklıklar: Bu sayı özellikle merhamet ve vericilik üzerinden çalışır. Kişinin hayatında karşıtlıklar söz konusudur. Kişi başkalarının yanlış tavsiyeleri yüzünden hayal kırıklıkları ve engellerle karşılaşabilir. Kişi kendi sezgilerine güvenmeli ve kendi gelir durumunu dengelemeye çalışmalıdır. Cömert olabilmek için kişi önce kendi geleceğe yatırım yapmalıdır.
27/36/45  Asa: Bu mükemmel ve şanslı bir sayıdır. Kişiye cesaret ve güç getirir. Kişi kendi özgün düşüncelerini, planlarını sürdürmeli, yaptığı işlerde başkalarının etkisinden uzakta kalmaya özen göstermelidir. Bu da karmik bir ödül sayısıdır.
28 İnançlı kuzu: Bu sayı şaşırtıcı ve engelleyici engellerle doludur.
Bu kişiler çok zeki ve dikkat çekecek bir başarıya hazır olsalar da gelecek için sağlam plan yapmalıdırlar. Zira başkalarına aşırı güven, iş hayatındaki rekabet ciddi tehlikeler ve hukuki kayıplara işaret edebilir. Böyle durumlar her şeye yeniden başlanmasını gerektirebilir, bu nedenle ismin değiştirilmesi daha uygun olabilir.

29/38/47   Baskı altındaki zarafet: Bu büyük yükler getiren karmik bir sayıdır. Kişiyi ruhsal açıdan büyük oranda test eder ve zorlu deneyimlerden geçirir. Güven vermeyen arkadaşlar, hile ve aldatmalar, beklenmedik tehlikeler söz konusu olabilir. Böyle bir durumda yeni bir isim seçmek daha iyi olabilir.
30/39/48    Yalnız kişi, meditasyon: Bu sayı içsel gözlem, düşünceli çıkarımlar ve başkaları üzerinde zihinsel üstünlük işaretidir. Kişi tamamen zihinsel plandadır, çünkü kendileri öyle istemektedirler. Bu ne olumlu ne de olumsuzdur ancak bu kişilerin yalnız, kendi içlerinde kalmalarına yol açabilir. Kişi etrafın gürültüsünden uzakta kalmak ister ve kişisel yeteneklerini kullanarak değişik alanlarda ödüller kazanabilir.
31/40/49  İçe kapalı kişi: Bu sayı da 30’a benzerdir ancak ondan daha da fazla kendine yeterlilik, içe dönme ve izole olma durumundadır. Yüksek bir zeka söz konusudur ve kişi kendisini dış dünyanın parlaklığından uzaklaştıracak seçimlerde bulunur. Bir şekilde toplumun uzağında olma durumu vardır. Bu kişiler aynı zamanda ön yargılı olabilirler, farklı politik bakış açılarına sahiptirler.
32/41/50 İletişim: Bu kişiler yazıları, sözleri ile geniş kitleleri etkileme gücünü ve yeteneğine sahiptirler. Bir bakıma “yazarlık” sayısıdır. Başkalarını etkileme güçleri, çekicilikleri ve dikkat çekici konuşma yetenekleri olabilir. Yazmak, yayıncılık ve tüm medya kanalları onlara açıktır. Ancak bu kişiler fikirlerini her zaman esnek tutmak ve tolerans göstermek zorundadırlar. Böyle bir durumda, kendi planları başkalarının inatçılığı ya da aptallığı yüzünden bozguna uğrayabilir.
33 İlişkiler ve kazançlar: Bu sayının etkisi 24 gibidir. Kişiler aşkta, yaratıcı konularda finansal açıdan kazançlı çıkabilirler. Bu kişilerin ilişkileri kendine özgündür ve her zaman hayatları açısından önemlidir. Ancak bu şanslarını kötü yönde kullanmamaya özen göstermelidirler. Her zaman daha alçak gönüllü olmaları yararlarına olacaktır.
37/46 Bu sayının kendine özgü bir gücü vardır. Oldukça hassas bir yapı ve iyi, yardımcı arkadaşlar verir. Kişinin çekim gücü yüksektir, genellikle sanatsal alanda yer alır. Verimli ortaklıklar yapabilir. Ancak cinsellik üzerine güçlü bir vurgu vardır ve bu alanda olağan dışı olabilir. Mutluluk ve başarı genellikle ortaklıklar yoluyla elde edilir.
43/52  Eskiler bu sayının şanslı olmadığını ve daha olumlu bir sayı ile değiştirilmesi gerektiğini söylerler. Bu sayı ani olaylara, büyük değişikliklere, mücadeleye, çatışmaya ve savaşlara neden olarak sürekli tekrar eden başarısızlıklar getirir.
51 Bu sayının kendine özgü bir güçle kişiyi savaşçı konumuna sokarak kişi hangi konuya girişiyorsa ani ilerleme vaadeder. Askeri konular için uygun olabilir. Ancak bu durum tehlikeli düşmanlara, rakiplere ve olumsuz olaylara işaret edebilir. Bu nedenle ismin daha güvenli bir sayıya dönüştürülmesi önerilir.

HAKAN KIRKOĞLUNDAN ALINTIDIR.

18 Mayıs 2016 Çarşamba

ATALARININ YANSIMALARINDAN ÖZGÜRLEŞ

HER ŞEYİN BAŞI NİYET !

Benim ve atalarımın tüm zamanlar boyunca yaşadığı gördüğü duyduğu tüm acı isyan ve ağlayış durumlarını,
bunlardan ve bilemediklerimden, bugüne yansıyan tüm anıları ve olan biten tüm olayları hissedişleri ve yaşanmışlıkları görüyorum.
Onurlandırıyorum.
Ayrı ayrı her birinin kaderlerine içten ve derinden saygı duyuyorum.
Bu durumlar karşısında ellerinden gelenin en iyisini yaparak yaşamış olduklarını kabul ediyor ve inanıyorum.
Ve tüm bunlara bağlı olarak geliştirmiş olduğum tüm inanç kalıplarını, sabit fikirleri, deneyim programlarını ve farkında olarak ya da olmayarak başkaları üzerinde yarattığım etkileri ve başkalarının benim üzerimde yarattığı etkileri de şimdi. burada bugünün enerjisi ve farkındalığıyla koşulsuz sevgiye dönüştürmeye niyet ettim.

Ve öyle oldu...

İyi ki varım...
İyi ki vardınız...
İyi ki varsınız. ..
İyi ki varız...


Dünyanın İlk Su Altı Müzik Grubu: AquaSonic

Tamamen su altında üretilen ses ile müzik yapan 5 kişilik Aqua Sonic grubu dünyanın ilk su altı müzik grubu. Çaldıkları müzik aletleri ise günlük hayata kullanılandan biraz farklı olarak su içinde ses üretmesini sağlayacak şekilde tasarlandı.

17 Mayıs 2016 Salı

JEOLOJİK BİR GÜÇ OLAN SOLUCANLAR

                                                                                                                                                                                                                                             

      Medeniyetleri Toprağa Gömen Bir Hayvan - Solucan



         Darwin, kendi tarlalarında yaptığı gözlemlerle, solucanların pedolojik (toprak bilimi) önemini fark etmişti. Dünyayı dolaşıp İngiltere’ye döndükten sonra bu saygın çiftçi, solucanların toprağın yüzüne çıkardığı maddelerle çimlerde yayılmış cürufun üstündeki kaliteli toprağın benzerliğini gözlemledi. Bu topraklarda yıllardır hiçbir şey yapılmıyordu; ne hayvan besleniyor, ne bitki ekiliyordu. Öyleyse toprağa yayılmış cüruf nasıl oluyor da gözlerinin önünde batıyordu?
         Aklına gelen tek mantıklı açıklama inanılmazdı. Solucanlar yıllarca minicik briket gibi parçaları toprağın yüzeyine taşıyorlardı. Solucanlar toprağı sürüyor olabilirler miydi? Merakı kamçılanan Darwin, solucanların zaman içinde gerçekten yeni bir toprak tabakası oluşturma ihtimalini araştırmaya koyuldu. Darwin, küçük parçacıkları toplayıp tartmaya başladı. Solucanların ne kadar toprak taşıdıklarını ölçmek istiyordu. Oğulları da ona yardım ettiler. Terk edilmiş harabelerin ne kadar sürede toprakla kaplandığını araştırıyorlardı. Darwin dostlarını merak içinde bırakan deneyler de yapıyordu. Kavanozlar içinde oturma odasına koyduğu solucanların alışkanlıklarını, ne hızla çer çöp ve yaprakları humuslu toprağa dönüştürdüklerini gözlemledi. (Karısı Emma’nın oturma odasında, içinde solucanlar olan kavanozlar hakkında ne düşündüğünü bilemeyeceğiz!) Sonunda Darwin şu karara vardı: ‘Ülkedeki bütün gübreli bitki toprağı solucanların sindirim kanallarından pek çok kere geçmiştir ve geçmeye devam edecektir.’ Solucanların tarlalarını sürdüğü şüphesinden, onların İngiltere’nin bütün topraklarını sindirdiği sonucuna ulaşmak büyük bir atlamaydı. Onu bu alışılmamış mantık yürütmeye sürükleyen neydi?
Darwin’in gözlemleri içinde bir tanesi özellikle dikkat çekiciydi. Tarlalarından biri, 1841 yılında son defa sürüldüğünde, çocukları yamaçtan aşağı koşarken tarlayı kaplayan taşlar gürültülü bir biçimde yuvarlanmışlardı. Ama 1871 yılında, 30 yıl nadasta kaldıktan sonra tarlada taş kalmamıştı. O yuvarlanan taşlara ne olmuştu?
Darwin tarlanın bir ucundan öteki ucuna hendek açtı. Eskiden tarlayı kaplayan taşlar, 6-7 santim kalınlığındaki verimli toprağın altında duruyorlardı. Aynı şey cürufun da başına gelmişti. Solucanlar sayesinde zaman içinde, belki bir yüzyıl içinde 8-10 santim kadar üst toprak oluşmuştu.
          Acaba bu oluşum yalnızca onun tarlaları için mi geçerliydi? Darwin artık yetişkin olan oğullarını yüzyıllar önce terk edilmiş binaların tabanlarının ve temellerinin ne hızla yeni toprak altında kaldığını araştırmaları için görevlendirdi. Onların yolladıkları raporlara göre, Surrey’de (İngiltere’nin güneydoğusunda bulunan bir bölge) çalışan işçiler Roma devrinden kalma bir villanın kırmızı seramiklerini toprağın 75 santim altında bulmuşlardı. İkinci ve dördüncü yüzyıldan kalma sikkeler, villanın en az bin yıl önce terk edildiğini kanıtlıyordu. Bu villanın tabanını kaplayan toprak 20-30 santimetre kalınlığındaydı. Demek ki, her yüzyılda 1,5-2,5 santimetre yeni toprak oluşuyordu. Darwin’in tarlaları hiç de olağan dışı değillerdi.
Diğer harabelerden edinilen bilgiler, Darwin’in solucanların İngiltere toprağını sürdükleri tezini doğruluyordu. 1872 yılında Darwin’in oğlu William, VIII. Henry’nin Katoliklerle savaşında yıkılan Beaulieu Kilisesi’nin (Hampshire) tabanının 20-40 santimetre toprak altında kaldığını gözlemledi. Gloucestershire’daki bir başka Roma villası yıllarca keşfedilmemiş, sonra bir tavşan avcısı orman tabanının 60-90 santimetre aşağısında villanın kalıntılarını bulmuştu. Eski Roma kenti Uriconium’un kalıntıları da 60 santimetre toprak altındaydılar. Bu gömülüş harabelerin incelenmesi 30 santimetre kalınlığında yeni üst toprağın oluşmasının yüzyıllar sürdüğünü kanıtlamıştı. Ancak, bu işi gerçekten solucanlar mı başarmışlardı?
          Darwin, solucan dışkılarını toplayıp tarttıktan sonra, onların her yıl dört dönüm arazide 10-20 ton civarında toprağı aşağıdan yukarı taşıdıklarını hesaplamıştı. Bu eylemin bütün ülkede eşit oranda yürütüldüğünü varsayarsanız, yılda 2-6 milimetre kalınlığında bir üst toprak artış öngörülüyordu. Bu bilgi Roma villalarının nasıl gömüldüğünü açıkladığı gibi, çocuklarının taşlı tarla dediği yerde yaptığı üst toprak oluşum hesaplarına da uyuyordu. Kendi tarlalarını kazarak ve gözlemleyerek, harabeleri açığa çıkararak ve doğrudan solucan dışkılarını tartarak, Darwin üst toprak oluşumunda solucanların hayati bir rol oynadığını keşfetmişti.
Peki, bunu nasıl yapıyorlardı? Darwin, oturma odasında solucanlar için hazırladığı özel yaşam alanında, onların toprağa organik maddeler ekleyişini gözlemledi. Solucanlar çok sayıda yaprağı oyuklarına çekiyorlardı. Yaprakları parçalayıp kısmen ayrıştırdıktan sonra, toprakla birlikte sindirim organlarında geçiriyorlardı. Böylece toprakla organik madde karışmış oluyordu.
            Darwin, solucanların yaprakları ayrıştırmak dışında, küçük taş parçalarını da mineral toprağa dönüştürdüklerini fark etti. Solucanların taşlıklarını kesip incelediğinde, içlerinde küçük taşlar ve kum olduğunu gördü. Solucanların midelerindeki asit, toprakta bulunan humik asitle uyuşuyordu. Bitki köklerinin zaman içinde en sert taşları çözündürme kapasitesini de solucanların sindirim kapasitesiyle kıyasladı. Solucanlar, toprağı sürerek, parçalayarak, taşlardan ufalanan mineral materyali organik madde ile karıştırarak yeni toprak oluşturuyorlardı.
Solucanlar yalnızca toprak oluşturmuyor, toprağı taşıyorlardı. Darwin, şiddetli yağmurlardan sonra tarlalarını dolaşırken, az eğimli topraklarda dahi solucan dışkılarına rastlıyordu. Solucanların oyuklarından atılan dışkıları topladı, tarttı ve bunun iki misli materyalin eğimli arazilerde aşağı doğru taşındığını gördü. Oyuklarını kazarken solucanlar yavaş yavaş aşağılara toprak taşıyorlardı.
          Darwin’in ölçümlerine göre, her yıl yarım kilo toprak, eğimli araziden 8-9 metrelik bir genişlik boyunca aşağı doğru kayıyordu. İngiltere ve İskoçya’daki solucanlar her yıl yarım milyar ton toprak taşıyorlardı. Darwin solucanların, milyonlarca yıl içinde arazinin yapısını değiştirecek jeolojik bir güç oldukları sonucuna varmıştı.
          Darwin’in solucan araştırmalarının sonucu yepyeni bir buluştu, belki de onun yaptığı en önemli buluştu.

NOT: Solucanların üzerine basmadan önce biraz daha düşünürsünüz umarım…

http://kursatkoyuncu.blogspot.com.tr/2016/02/darwinin-solucanlar.html

EPİFİZ BEZİ AKTİVASYONU

                                         EPİFİZ BEZİ VE GÜNEŞE BAKMAK

pineal-gland-and-eyeİnsanlar için mevcut olan en güçlü ve en yüksek eterik enerji kaynağı olarak düşünülen epifiz bezi psişik güçleri (örneğin durugörü) başlatmakta her zaman önemli oldu. “Üçüncü gözü” aktive etmek ve yüksek boyutları algılamak için epifiz ve hipofiz birlikte titreşmelidir, buna meditasyon, tonlama ve/veya güneşe bakmak ile ulaşılır.
Güneşe bakmak üçüncü gözün açılmasına ve psişik yeteneklerin güçlenmesine yardımcı olmak için kullanılan kadim bir uygulamadır. Güneşe bakmak güneşin doğuşu veya batışı sırasında güneşe bakma işlemidir. Bu zaman sırasında, güneşten yayılan ışık çok kuvvetli değildir, güneşe bakmayı mümkün kılar. Güneşe bakmayı uygulayan bir çok insan bunun gözlere ve epifiz bezine faydalı olduğuna inanıyor.

Epifiz bezi için gözün gördüğünden daha fazlası vardır. Güneş ışığının epifiz bezine etkisi daha fazla araştırılması gereken bir şeydir. Epifiz zaten en çok araştırılan bezlerden biridir. Parlak ışığın epifizde serotonin ve melatonin üretimini canlandırdığını biliyoruz, ama serotonin ve melatonin sadece ruh hali, uyku, üreme ve beden sıcaklığı etkilerinden daha derin olan epifiz tarafından üretilen başka nörokimyasallar var.
Pennsylvania Üniversitesindeki bilim adamları 2002’de güneş yogisi Hira Ratan Manek’i 130 gün boyunca gözlemlediler. Onun epifizinin büyüme ve yeniden aktivasyon sergilediğini gördüler.
“Üçüncü gözü” aktive etmek ve yüksek boyutları algılamak için epifiz ve hipofiz birlikte titreşmelidir, buna meditasyon, tonlama ve/veya güneşe bakmak ile ulaşılır. Hipofiz vasıtasıyla işlev yapan kişilik ile epifiz vasıtasıyla işlev yapan ruh arasında doğru bir ilişki oluşturulduğu zaman, manyetik bir alan yaratılır. Epifiz kendi manyetik alanını üretebilir, çünkü manyetit (mıknatıslı demir cevheri) içerir. Bu alan dünyanın manyetik alanı ile etkileşebilir. Şafakta dünyanın manyetik alanını yükleyen solar rüzgar epifiz bezini canlandırır. Sabah saat 4 ile 6 arasındaki periyodun meditasyon yapmak için ve güneşe bakmak için en iyi zaman olmasının nedeni budur. Bu zamanlarda, epifiz İnsan Büyüme Hormonu salgılaması için hipofizi canlandırır. Güneşe bakanların tırnaklarının ve saçlarının çabuk uzamasının, saç renklerinin düzelmesinin ve genel yenilenmelerinin nedeni budur.
Kleopatra gençliğini ve iyi görünüşünü sürdürmek için hipofizi canlandırmak için alnına mıknatıs koyardı. Zaten kafasında bir mıknatıs olduğunu bilmiyordu.
Ayrıca, şafakta negatif elektrik yükü ile yüklenmiş epifiz ve pozitif elektrik yükü ile yüklenmiş hipofiz, meditasyon yaparken “kafadaki ışığı” yaratmak için kendi özlerini birleştirir.
(Çeviri: Saffet Güler)

KUANTUM BİLGİSAYARLAR VE SEZGİSELLİK

Kuantum Bilgisayarı Nedir?
Kuantum bilgisayarı, kuantum fiziği ilkelerini kullanacak şekilde dizayn edilmiş, normal bilgisayarların maksimum hesaplama kabiliyetinin, erişebilecekleri seviyenin çok üstlerine çıkarıldığı yapılara denir. Kuantum bilgisayarı küçük ölçekte yapılmıştır ve şu anda pratik bir modele dönüştürme çabaları sürmektedir.

                      Kuantum bilgisayarını anlamak için önce normal bilgisayarlara göz atalım.


                                                 Bilgisayarlar Nasıl Çalışır?

Bilgisayarlar ikili sayı formatında veri depolayarak işlev görür. Seriler halinde 1 ve 0 kombinasyonlarını transistörler gibi elektronik bileşenlerinde tutarlar. Bilgisayarın her bir hafıza bileşeni 1 bit olarak tanımlanır. 1 ve 0 modları (veya "On" ve "Off") arasında Boolean mantığıyla ve bilgisayar programlarının algoritması tarafından oynamalar yapılarak bit'ler çeşitlendirilir.


Kuantum Bilgisayarı Nasıl Çalışır?

Kuantum Bilgisayarı bilgileri 1 ve 0 şeklinde veya bu iki değerin kuantum süperpozisyonu şeklinde depo eder. Bu "Kuantum Bit" (Kubit denir kısaca) kombinasyonları ikili sisteme göre çok büyük bir esnekliğe sahiptir.  Süperpozisyon mantığını hatırlamak için bkz. Schrödinger'in Kedisi

Spesifik olarak kuantum bilgisayarı geleneksel bilgisayarların hayal dahi edemeyeceği büyüklükte hesaplamalar yapabilecek kabiliyette olacak. Bu konu şifreleme alanında ciddi bir endişe de yaratmaktadır. Bazı kimseler pratikte başarılı bir kuantum bilgisayarının dünyanın finansal sisteminin, şimdiki bilgisayarların çözmeyi asla başaramayacakları büyüklükteki sayılardan oluşan şifreleme sistemlerini aşarak çökerteceğinden endişe etmektedir.

Kuantum bilgisayarıdaki bu devasa hızın nasıl yaratıldığına örnek verelim:

Eğer 1 kubit, 1 ve 0 durumları olmak üzere süperpozisyon durumundaysa ve süperpozisyonda olan bir diğer kubit ile birlikte bir hesaplama ortaya koyduğunda tek bir hesap sonucunda 4 ayrı sonuç elde edilir, bunlar 1/0 , 1/1 , 0/0 , 0/1 değerleridir. Bunlar, matematiğin, kuantum sisteme uyguladığı ve süperpozisyondan tek bir duruma çökene kadar ortaya koyduğu gerçek değerlerdir. Oysa aynı durumda klasik bilgisayarın yapabileceği hesaptan çıkan sonuç 1/0 veya 0/1 gibi tek bir değer olabilir. Bu durumda, hesaplamaya katılan kubit'lerin arttırılması sonucu yapılacak hesap ile, aynı sayıda klasik bit'lerin hesap miktarı arasında, katlanarak büyüyen devasa bir fark oluşacağı aşikardır. Kuantum bilgisayarlarının esas kabiliyeti eşzamanlı (paralel) olarak çoklu işlem yapabilmesidir ( Buna kuantum paralelizm denir).

Kuantum bilgisayarındaki tam fiziksel mekanizma teorik olarak çok daha kompleks ve sezgisel olarak anlaşılması güçtür. Genelde bu tarz işlemler paralel evrenler yorumuyla açıklanır. Yani çeşitli kubit'lerin süperpozisyonda olmasından dolayı kuantum bilgisayarında hesaplama sadece bizim evrenimizde değil eş zamanlı olarak diğer evrenlerde de oluşur. Tabi ki bunlar teorik yorumlardır.


                                                     Kuantum Hesaplamanın Tarihi

Kuantum hesaplamanın çalışma mantığının temelleri 1959'da Richard Feynmann'ın "kuantum etkilerini" daha iyi bilgisayarlar yapmak için kullanma fikrini ortaya koymasına dayanır. Tabi ki kuantum etkileriyle hesaplamadan önce, o zamanlarda bilimciler ve mühendisler geleneksel bilgisayarları geliştirme çabasındaydı. Bu yüzden yıllarca Feynmann'ın önerisini hayata geçirecek çapta bir çalışma yapılmamıştır.

1985'te Oxford Üniversitesinden David Deutsch tarafından "kuantum mantık kapıları" fikri ileri sürülerek, kuantum fiziği alanı bilgisayarlar içine dahil edildi. Deutsch'un bilimsel makaleleri herhangi bir fiziksel hesaplamanın kuantum bilgisayarlarına uygulanabileceğini gösterdi.

Yaklaşık on yıl sonra 1994'te  Peter Shor adında bir matematik mühendisi çarpanlara ayrıma yapan 6 kubitlik bir algoritma tasarladı. Böylece artık çok küçük çaplı bir kuantum bilgisayarı geliştirilmişti. Bu olaydan sonra 1998'de küçük hesaplamaları "eşfazlılığı kaybetmeksizin" birkaç nanosaniyede yapan 2 kubitlik bilgisayar geliştirildi. 2000'de 4 ve 7 kubitlik kuantum bilgisayarları da başarıyla yapıldı.

Bu alandaki çalışmalar tüm hızıyla devam etmektedir. Başlangıç olarak atılan bu başarılı adımlar temel teorinin sağlamlığını göstermektedir.


                                                  Kuantum Bilgisayarlarının Güçlükleri

Kuantum bilgisayarlarının ana engeli "Kuantum Eşfazlılık" problemidir. Kubit hesaplamaları, kuantum dalga fonksiyonu durumların süperpozisyonundayken yapılır. Bu durum 1 ve 0 durumlarının eşfazlı olarak hesaplamada kullanımına izin verir. Fakat kuantum sistemde herhangi bir tipte ölçüm yapıldığı anda eşfazlılık kaybolur ve dalga fonksiyonu tek duruma düşer. Bu yüzden bu bilgisayarlar herhangi bir şekilde ölçüm yapmaksızın belli bir süre boyunca hesaplamaya devam etmek durumundadır. Ölçüm sonucunda ise kuantum sistemden çıkılacak tam bu aşamada bilgisayarın, sistemin kalan kısmıyla işleme devam etmesi gerekecektir.

Böyle bir sistemin oluşturulmasının ucu süper iletkenler, nanoteknoloji ve kuantum elektroniği alanlarına da değmektedir. Bu alanlar da hala gelişmekte olan gizemli alanlardır. Bilimciler için bunların tümünü fonksiyonel bir biçimde bir kuantum bilgisayarında birleştirmek önemli bir çaba olacaktır.


http://www.fizikmakaleleri.com/2013/02/kuantum-bilgisayar.html

GİZEMLİ Pİ SAYISI

                               Pi. Bir sayı. Ama ne sayı! Matematik dünyasının en gözde numarası.

Hatta doğum tarihinizi pi sıralamasında bulabilirsiniz. Mutlaka bir basamağında dizilisinizdir. Çok ilginç değil mi?

Pi sayısı, dairenin çevresinin çapına olan oranıdır. Bir başka deyişle bu dünyada çapın 1’se çevren “pi”dir. Pi’ye baktığında aynı anda hem dairenin sadeliğini görürsün hem de sonsuz sayılar dizisinin çıldırtıcı karmaşıklığını…

Peki ne işe yarar? Güzel bir soru. Pi, irrasyonel bir sayı. Ondalık basamaklarında bir düzen yok, gibi gözüküyor, ya da henüz biz içindeki düzeni anlayamıyoruz. Virgülden sonra sonsuz sayıda rakam var ve bunlar içinde benzer bir dizilimi göremiyoruz. Sonsuza kadar giden ve kendini hiç tekrar etmeyen bir sayı. “Böyle bir sayıyı uydurmaya kalk” deseler uyduramazsınız. Evren kadar sonsuz ve benzersiz.

Size daha önce “Contact – Mesaj” filminden bahsetmiştim. Bu film Carl Sagan’ın aynı isimli romanından uyarlanmıştır. Bu romanın bir yerinde şu ifadeler geçer: “Bir dairenin çevresinin çapına olan oranı, pi sayısı. Bunu çok iyi bilirsin kuşkusuz, ve pi’nin sonunun olmadığını da bilirsin. Evrende, ne kadar akıllı olursa olsun, pi sayısını son rakamına kadar hesaplayacak bir varlık yoktur. Sonsuz bir sayı dizisi yani.”

İşte bu sonsuzluğun içinde kendine göre bir düzen arayanlar var.

Hatta bu arayışı, bu tutkuyu daha da ileriye götürerek pi sayısını ezberlemeye çalışıyorlar. Dünyada “pi’nin 1000 basamağını ezberleyenler kulübü” ya da “100 basamağını ezberleyenler kulübü” gibi topluluklar kurulmuş durumda. Bu konudaki resmi rekor 70030 basamağı ezberleyen birine ait. Türkiye’den Lamia Sarıpınarlı 1050 basamağını ezberleyerek listenin 107. sırasına yerleşmiş.

Resmen bu listeye alınmamış olsa da dünyada öyle biri var ki, bu sayının 100.000 basamaktan fazlasını ezberinden sayabiliyor. Şimdi sizi: Bay Pi’yle tanıştırayım ya da gerçek ismiyle Akira Haraguchi. 2006’da Π’nin virgülden sonraki yüz bin rakamını 16,5 saatte ezbere söylemiş. Bay Haraguchi, sabah saat 9:00’da başlamış sayıyı söylemeye… Aradan 3 saat geçtikten sonra 16,000. basamağa doğru bir rakamı unutmuş. Dolayısıyla yeniden başlamak zorunda kalmış. O an yaşadığı stresi düşünebiliyor musunuz? Neyse o gün sayıyı söylemeye devam etmiş. O gece sabaha karşı 1:28’de de ezberlediği tüm rakamları söylemeyi bitirmiş. Kendisine ne hissettiği sormuşlar. Ne demiş biliyor musunuz? “Hiiiiç, sadece içimdekileri boşalttım.” Tabi böylesine bir çabayı bu kadar basit ifade etse de ben gerçekten işin derinine inmek istedim ve onu biraz araştırdım. Pi sayısının kendisine aradığı soruların cevaplarını verdiğine inanıyor ve şöyle diyor: “Evrendeki her şey, biz de dahil atomlardan oluşuyoruz. Yani bir çekirdek etrafında dönen elektronlardan. Atomlarda gördüğümüz bu dönme hareketi, dünyada, galaksimizde, evrenin diğer her yerinde var. O halde dönmek mutlak bir gerçekliktir ve ben Pi sayısını düşündüğümde hayatımı bu hakikate uygun olarak yaşayabileceğime inanıyorum.” Böyle diyor. Sayıyı ezberleme çabasını da hayatın anlamını daha açık bir şekilde çözebilmek için yaptığı bir meditasyon olarak değerlendiriyor.

Videoda alıntı yapılan filmler ve diziler:
Pi (1998)
Person of Interest S02E11
Night at the Museum: Battle of the Smithsonian (2009)
Leyla ile Mecnun

14 Mart - Dünya Pi Günü

15 Mayıs 2016 Pazar

İNSAN KOZMİK BİR ENSTRÜMAN



                                                              “Müzik insanlığın evrensel dilidir.” ~
Kozmolojik evrenin kadim anlayışı, işitilemez müziğin göklerimizdeki cennetsel gövdelerin pozisyonunu hesapladığını ileri sürüyor. Mükemmel uyumuyla, Mars, Neptün, Uranüs ve tüm diğer gezegenler mükemmel şekilde yerlerinde tutuluyor; her bir gezegenin armonik oranı birbirlerine nasıl tepki verdiklerini ve dünya gezegenindeki tüm yaşamı, ayrıca galakside başka yerlerdeki duyarlı yaşamı nasıl etkilediğini belirliyor. Kadim insanlar kozmik uyumun aydınlanma hali olduğunu anlıyorlar. Egosal doğa veya sahte benlik iyileştirilmediği zaman uyumsuzluk olur ve yaşamlarımızın ‘şovunu’ idare eder.
Ancak tam kavrayışın senfonisi Beethoven, Mozart veya Sibelius’un şimdiye kadar yazdıklarından daha tatlıdır. Gerçekte, Bilge Ramakrishna Paramahansa’ya göre Tanrı – bilinci cinsel deneyimden 10 milyon kat daha keyiflidir. Vahşi canavarı sakinleştiren müzik bazı yaratıklar için metafor değildir, bedenlerimiz ve zihinlerimiz uyum içinde olduğu zaman yatışan içimizdeki canavardır.
“Müzik insan doğasının onsuz yapamadığı bir tür haz üretir” Konfüçyüs.
Pisagor tarafından ‘iyinin dereceleri’ olarak kavramsallaştırılan, ya Tanrının iradesine, söylenildiği gibi Kürelerin Müziğine evrimleşebiliriz ya da müziğin çarpıtıldığı sadece ses kakafonisi olan kötü veya ego haline gerileyebiliriz. Bedenlerimiz aynen gezegenlerin işlediği gibi işler. Uyum ve güzelliğin daha büyük ifadelerinde, sağlığı deneyimleriz, ama yozlaşmada hücreler, dokular ve mitokondriya artık etkili şekilde iletişim kuramaz. Müzik kargaşa haline gelir ve hastalık ortaya çıkar.
Kopenhag Üniversitesindeki bilim adamlarının araştırmasında, geleneksel bilimsel bilgeliğin tersine, sinirlerin elektrik impalslarını iletmediği, müzikal impalsları ilettiği keşfedildi – yani, sinirler bedenin geri kalanına mesajlar aktarmak için sesi kullanıyor.
“Niels Bohr Enstitüsünde doçent doktor Thomas Heimburg “Biz fizikçiler için, bu açıklama olamaz” dedi. “Termodinamiğin fizik yasaları bize elektrik impalslarının sinir boyunca yolculuk yaparken ısı üretmeleri gerektiğini söyler, ama deneyler bu tür ısının üretilmediğini gösteriyor.”
Moleküler biyolojinin geleneksel açıklamasına göre, elektriksel titreşim sinirin bir ucundan diğer ucuna iyon kanallarından ve sinirleri kaplayan lipidlerden ve proteinlerden oluşan zardan geçen elektriksel olarak yüklü tuzların yardımıyla gönderilir.
Heimburg ve Jackson ses yayılımının çok daha olası bir açıklama olduğu kuramını geliştiriyor. Ses dalgaları genellikle yayılırken zayıflamasına rağmen, doğru fiziksel özelliklere sahip bir ortam yayılmadan veya kuvvet kaybetmeden nakledilebilen özel bir tür ses titreşimi veya “soliton” yaratabilir.
Bedenlerimiz, yıldızlar ve gezegenler gibi kendi müzikal imzasına sahiptir.
Genetikçi ve moleküler biyolog olan  DNA’mızda müzik bulduğuna inanıyor. DNA’nın “sesine” dayanan çoklu kompozisyonlar yarattı.
Araştırmasında, Ohno DNA dizilişimizdeki her bir kimyasala bir müzik notası atadı ve eğer bu notaları birlikte dizerse, mucizevi bir şeyin gerçekleştiğini gördü.
DNA’mızın yapısında büyük bir zeka veya uyum vardı. Son derece zekiydi. Bulgularını diğer müzisyenlere götürdüğü zaman, Schubert, Mozart ve Bach’ın yankılarının DNA kodumuzda olduğunu kavradılar. Pisagor ve diğer kadim kültürlerin ileri sürdüğü gibi biz hiç abartısız müzikal, matematiksel kodlardık.
Bu fenomen dikkatleri çekti ve “temel seviyede müziğin özünü yakalama” çabasında Pandora 1999’un sonlarında tasarlanmış olan “” başlattı, ama diğer öncüler bu çalışmayı ilerlettiler.
DNA – müzik alanında bir dahi, Kaliforniya Üniversitesinde Kimya ve Biyokimya profesörü David Deamer’dir. 1988’de besteci ve müzik teoristi Susan Alexjander ile, bir spektrofotometre ile DNA’nın bazlarından frekanslar toplamak için bir bilim/sanat projesinde işbirliği yaptı. Spektrofotometre ışığın yoğunluğunu ışığın dalga boyunun fonksiyonu olarak ölçen analitik bir enstrumandır.
Deamer DNA nın baz molekülüne kızılötesi ışık gönderdiği zaman, bu ışık belirli frekanslarda absorbe edildi. Bu, spektrumda dalga sayısının bantları şeklinde yerleştirildi ve sonra hertz’e dönüştürüldü. Bu, müziğin bir kısmını insan işitilebilir spektrumuna koydu. Bunun mikrotonal olduğu bulundu.
Müzisyen olmayanlar için mikroton, geleneksel tam ses ve yarım ton ölçeğinde olmayan seslerdir. Batı müziğinde, aslında, enstrumanlarımızın çoğunda sadece tam ses veya yarım tonları çalabilirsiniz. İçerde piyanonun tellerini çekmedikçe, Do veya Do# çalabilirsiniz, ama bu iki nota arasında gerçekleşen tüm notaları çalamazsınız. Bu, onların hala orada olmadığı anlamına gelmez. Ünlü piyano bestecisi Charles Ives bunu yaptı, ama bu yaygın değildir, çünkü piyano geleneksel olmayan şekilde akort edilmelidir. Ama klasik Hint müziğinde eğitim almış bir sitar çalgıcısı tek bir parçada yüzlerce mikroton çalar.
Mikrotonal ses, geçmiş zamanlarda bilinci yükseltmek ve bedeni iyileştirmek için kullanılan mantraların ve Gregorian ilahilerin sırrı olabilir. Müzisyen ve araştırmacı olan Brian T. Collins’e göre standart ses perdesi (A=440 Hz) kozmik harekete, ritime veya doğal titreşime karşılık gelen herhangi bir seviyede ahenkli olmaz. Mozart ve Verdi gibi büyük müzisyenler müziklerini A= 432 doğal titreşime dayandırdılar. Standart akorttan saniyede sadece 8 titreşim farkı olduğu doğrudur, ama bu küçük farkın insan bilinci için dikkate değer olduğu görünüyor.
Örneğin, Verdi’nin ‘A’sı olarak bilinen A=432 Hz evren ile matematiksel olarak uyumlu olan alternatif bir ayardır. 432 Hz’e dayanan müzik faydalı iyileştirici enerji aktarır, doğanın temeli olan matematiğin saf tınısıdır. Bu nedenle, ses perdesindeki en hafif varyasyonlar yaşamın kötüye gitmesine veya iyileşmesine neden olabilir.
Kadim Vedic bilgilerde, mikrotonlar shrutis olarak bilinirdi. Mikrotonları işitmek için eğitilmiş olan biri (Bu batı müziğinde pek öğretilmez) bir oktavın 22 shrutis veya mikroton içerdiğini söyler, diğerleri sonsuz sayıda olduğunu söyler.
Her şey sadece ses salınımıdır, sesin sessizliğinden başlar, sonra zirvesine ulaşır ve kendi orijinal uyku haline ulaşmak için yavaşça ‘zayıflar’.
Sanskritçe’den tercüme edildiğinde, kalp çakrasının ismi aslında ‘vurulmayan/çalınmayan nota’dır. Ses iyiliksever Evrenden yayıldığı zaman, uyku veya dişil halinden başlar ve materyal veya eril haline genişler, yol boyunca organizasyonun katmanları vardır. Bizler Kozmosun enstrumanlarıyız.
Friedrich Nietzsche”Müziksiz hayat bir hata olurdu” demişti, ama hata yoktur, çünkü BİZ müziğiz.
“Başlangıçta söz vardı ve söz ses idi.”
İncilin ilk cümlesi Evrendeki müzik fenomenini ve maddenin nasıl oluştuğunu açıklar. Bizler, bu sesin tezahür eden realitede çıkarıldığı enstrumanlarız.
Bu, ‘neşeli gürültü’ yapabileceğimiz ve muazzam güzellik ve mükemmel sağlık deneyimleyebileceğimiz veya Evrensel Sesin yaratımından ayrı olduğuna inanan egonun çarpıtılmış versiyonunu üretebileceğimiz anlamına gelir.
Bu realitede maddenin her bir molekülü farklı güzel şekillerde tezahür eden Tanrının enerjisidir. Enerji yaratılamaz veya yok edilemez, ama Tanrının müziği bizim vasıtamızla çalar – bilincimize bağlı olarak. Eğer çalan müziği beğenmiyorsanız, sadece akordu değiştirin.
“Müzik benim için her zaman bir Enerji konusu, Yakıt konusu oldu. Duyarlı insanlar buna İlham der, ama gerçekte demek istedikleri şey Yakıttır. Her zaman Yakıta ihtiyacım oldu. Ben ciddi bir tüketiciyim. Bazı geceler, eğer radyoda doğru müzik çalıyorsa gaz göstergesi boş olan arabanın elli mil daha gidebileceğine hala inanırım.” ~Hunter S. Thompson
Yazar hakkında:
Christina Sarich bir yazar, müzisyen, yogi ve kapsamlı repertuarı olan bir yardımseverdir. İnternette binlerce makalesi bulunabilir.
(Çeviri: Saffet Güler)